23 Kasım 2007

34. haftamız, Mannana ve 7 Deliler 9 Oturaklılar:)

Ay girdik giriyoruz derken çok şükür 34.haftamıza da dün adım attık sonunda pek mutluyuz , gururluyuz, önceleri sadece sabah yataktan kalkınca kızlarla konuşan bendeniz artık, tüm gün aklıma geldikçe;

"canım meleklerim zamanında doğacaklar, yani 24 Aralıkta hatta Ocakta doğarlarsa tam süper olacaklar dimi güzellerim " gibi çenesi düşmüş bir durum içersindeyim...

en komiği de bu dumur halimize bir de evimizin yeni insanı Mannana'nın alışma süreci tabii:)

çünkü hatun zırnık Türkçe bilmediği gibi, İngilizcesi de pek güzel maaşallah ve hal böyleyken Türkçe öğrenme derslerimiz haliyle pek bir komik ve anlaşılmaz oluyor, bu gidişle yakında ben bir dil geliştireceğim ve ikimiz dışında kimse ne dediğimizi anlayamayacak zaten:)

Mesela geçenlerde Eylül ve Kevebek bendeydi Mannana'nın ilk geldiği günler daha,
mutfağı toparlamış odasına gidecek "I need you call me" dedi ben de, " ok " deyince kızlar gülerek yüzüme baktılar sadece...

biz anlaşıyoruz ama gerçekten yani, I- You - We ne önemi var ki canım,
ha sen? ha ben? ne fark eder? yanii di mi?

Dün de, mutfaktayız söylenişi birbirine benzer Türkçe kelimeleri yazdırmıştım mesela Tencere ve Pencere gibi, Ocak'ta birşeyler pişiyor Tencerenin kapağını açar mısın? dedim, Türkçe söylüyorum anlamazsa da en tarzanca o aramızdaki İngilizce dille anlatmaya çalışıyorum, gitti mutfağın penceresini açtı, no deyince kapattı tencereyi algıladı ama, kapağı tamamen açtı oysa ben sadece aralamasını anlatmaya çalışıyordum, bir anda çok şey istediğimi fark edip, vazgeçtim...:)

En komiği de, annem bende bir haftadır ve dün akşam "Var mısın yok musun" diye bir yarışma seyrediyor, adamın biri yanlış seçim mi yapmış neyse, annem sürekli adama "salak, salak " deyip duruyor kendi kendine konuşurken:)

Mannana yanıma gelip, şimdi şuraya yazsam hiç kimsenin anlayamayağı o ingilizceyle,
annemin "ıslak ıslak" dediğini söyledi ve tüm salona bakmış, heryer kuruymuş neresi ıslak anlamamış anneme sormuş, annem de onu anlamayıp adamı gösterip salak demeye devam edince bunlar iyice karışmışlar:)

oturup salak ve ıslak ne demek onu anlattım haliyle:)

Kocişle yaşadıkları çay muhabbeti ise süper yani:)

bizim küçük bir termosumuz var ve kociş eve gelince, onda kendine demlik poşet atarak çay demler, odasına alır ve oradan içer gece boyunca...

zaten, oldum olası çaydanlık kültürüne alışamadım ben, annemin genç kızlığımda demlettiği galonla çay yüzünden, çay demlemekten nefret ederim, tamamen psikolojik belki ama elimde değil sevmiyorum da zaten:)

neyse biz böyle iyiyiz termosumuza bir poşet çay koyup, sıcak suyu doldurunca ikimize de yetiyor oluşan çay sadece, gelen misafirler şikayetçi bu durumdan,
onları da, "enteresan kahvelerimiz var ama" vaadiyle kandırıyoruz, kanmazlarsa da geçenlerde bir arkadaşımın sırf kendine çay yapmak için getirdiği ve bizde bıraktığı çaydanlıklarda çay demleyerek mutlu etmeye çalışıyoruz artık ne yapalım?
yani gerçekten rezil bir haldeyiz bu konuda ama pek eğleniyoruz yıllardır:)

Geçen akşam;
Ben pek yerimden kalkamıyorum ya malum doğurdum doğrucam diye hareket etmiyorum ...
Kociş, Mannana'ya termosta çay yapmayı öğretmiş sözde muhteşem ingilizcesiyle anlatarak ama, bizim kız anlar mı? o alışmış benimle tarzanca anlaşmaya tabii, gitmiş kettleda su ısıtmış ve demlik poşet çayını da, termosa koyup su ekleyeceğine almış kettelın içine atmış:)

kettle daki su "ne idüğü belirsiz bir çay mı olsam? su olarak mı kalsam" bunalımı yaşarken beni mutfağa çağırdılar haliyle koptum tabii gülmekten ve kendi dilimizle anlattım kızcağıza aynen de uyguladı valla:)

Kociş korkulu gözlerle bize bakarak "siz hangi dili konuşuyorsunuz allahaşkına" diyordu en son:) boşverrrrr dedim

Gülmekten mi doğurayım? yoksa, birbirini algılayamayan bu komik anne - Mannana- kociş topluluğunun halinden kafayı yiyerek mi? bilemedim:)

Yani uzun lafın kısası dicem ama beni tanıyanlar bilir kısa cümleler kuramadığımı,

iki tane bebiş geliyor,
Mükremin çıtırın annesi kıvamında bir annem var, Allah başımdan eksik etmesin, melektir her anlamda benim tonton annişim ama uzak oturuyorlar bugün gitti, doğumda gelecek yine yardıma allahtan...

iyi birine benzeyen ama, henüz Türkçe ve İngilizce kelimeleri algılama sürecini yaşadığımız sevgili Mannana'mız var onunla konuşmayı halledeceğiz ve sonra evin düzeni , çocuk bakımı vss. konularında ne marifetler sergileyeceğiz bilemiyorum ...

"Çok küçükken ben o bebekleri tutamayabilirim ama elimden geleni yapıcam söz" diyen nedense bu sözleri beni hiç tatmin etmeyen sevgili kocişim var bir de sağolsun:)

Acaba gerçekten bebişler doğmadan şu evin her yanına kamera yerleştirip, kaydetsek de, sonra seyredip komaya girercesine gülsek mi ? diyorum ağlanacak halimize:)

yani o an sinirden ben birkaç komaya giricem belli ki, ama hani zaman geçince çok komik geleceğine eminim tüm bu olup bitecek olayların...

ya da rahmetli babaannem söylerdi; evde çok kişi olup, her kafadan bir ses çıkar da, kimin ne halt ettiği belli olmadan debelenip durur ya millet işte öyle anlarda,
"Yedi Deliler Dokuz oturaklılar toplanmış burada" derdi:)

Veya
YEDİ DELİLER DOKUZ OTURAKLILAR isminde bir program olsun bizim bu debelenmelerimiz ve bir tv kanalına satalım da, en azından para kazanırız bari :)

ay ne yapsam bilemedim:))))

2 yorum:

funda dedi ki...

merhaba
herşeyin yolunda gittiğine sevindim,kızlarda zamanında gelecekler inşallah:)
dil konusu gerçekten komik bir durum almış,ilk önce kim sökecek bakalım tarzancayı:)

Unknown dedi ki...

:) evet bende merak ediyorum nasıl bir dil geliştirip anlaşacağımızı...

sende de herşeyin yolunda gitmesine seviniyorum blogundan takip ettiğim kadarıyla...

Sevgiler.