24 Ocak 2006

AHMAK ISLATAN

İSTANBUL, 24 OCAK 2006

AHMAK ISLATAN

Yağmur sakin sakin yağar da hani "ahmak ıslatan" da derler eskiler, varlığı ile yokluğu bir gibidir inceciktir etkilemez sanırsın ....

tıpkı etkisiz olacağını sadece 1-2 günlük macera olacağını sanıp ta tüm benliğini kaplayan aşklar gibi..

hani hiç hesapsızca başlar ve günler geçtikçe bir bakarsın ki, güzelliğine doyamadığın onca sürprizin büyüsüyle tarifsiz bir senfoninin tam ortasına düşmüşsün...

aklından geçenleri okurcasına hayata geçiren birisi var karşında ... önceleri eşten dosttan kalan zamanlarında keyifli zaman geçirdiğin için "iyi hadi görüşelim öyleyse" dediğin ama, günler geçtikçe sadece birbirinizle olmaya yemin etmişçesine, etrafindaki rutin hayatini unutturan, tarifsiz bir keyifle seni sarmaladığında, zamanın durduğunu hissettiren ve yanından ayrıldığın anda özlediğin doyumsuz zamanların sahibi .....

işte böyledir dostum tıpkı ahmak ıslatan gibi sessizce yağar hayatının her zerresine ve bir bakmışsın sırılsıklam olmuşsun ...

İkili delilik .......1.......

Kahve içmekti maksat sadece ...
bir haftaya yakın bir zamandır, geceler boyu sabahın ilk ışıklarına dek süren inanılmaz sohbetin sonunda alınan karar gereği, öylesine bir akşamüzeri, hiç telaşsız buluşup, bildik internet tanışmalarından birisini gerçekleştireceklerdi sadece...

içilemeyen kahveler fincanlarında soğudukça, birbirlerinin gözlerinin içinde kaybolmaya başlandıysa da, kimsenin o dakikalarda bunu itiraf edecek cesareti yoktu... gizli ılık bir meltem esiyordu aralarında ve söz bittiğinde geriye kalan o bildik heyecanlı telaş kurulmuştu başköşeye...bir sonraki adımı atmak kime nasipti şimdi?.

Gülümsedikçe dudağının kıvrılmasına özellikle bayılmıştı ve keşke tekrar gülümsese diye, hiç huyu olmamasına rağmen , abuk sabuk espriler yapmaktan dahi alıkoyamıyordu bu his onu...büyülenmişçesine seyrediyordu tüm detaylarıyla karşısındakini, nasıl bir güzellikti bu...bu kadar net bakabilmek mümkün müydü gerçekten...ya böylesine duru görünebilmek...dudağının kenarına düşen bir kirpik takıldı gözüne...kirpik olmak istedi o an...kirpik biliyor muydu? ne denli şanslı oldugunu diye düşündü...

Sidikli tayfası .......

Elekçi kadın kısmısı

hayatı boyunca birsürü irili ufaklı (her anlamda kullanabiliriz) ilişki yaşamış, feleğin çemberi yetmemiş, uğruna geometri okuyup, tüm iki ucu bir araya gelen, gelmeyen şekillerinin içinden, dışından geçmiş, muhtelif unları eleğinde elemiş ama, hala bir yerlerde elenmeyen bir un tanesi kalmış mıdır? ümidiyle eleğini asamamış, halk arasında bazı çıtır erkekler tarafından ?olgun ? olarak da tabir edilen kadın kısmısıdır....

Bu kadınlarımız, herhangi bir parti ya da ev ortamında ? tek kaşı kalkmış? (hala edebimle yazma gayretindeyim ona göre) kendisine doğru gelen bir adam görünce, niyetinin en az yüzde 20'sini şıp diye hisseden ve kurduğu ilk cümleden itibaren, karşısındakini tepeden tırnağa olmasa da, bel hizasına kadar çözebilme kabiliyetine sahiptirler. (kim ne derse desin, belden aşağısı muammadır, ne 2 lafı bir araya getiremeyenlerin muhteşem performansına, ne mangalda kül bırakmayanların da beceriksizliğine tanıklık edilmiştir geçmişte, bilahare tartışılır)

Bu elekçi kadın kısmısının bu saatten sonra İlişkilere ait beklentisi, aklı başında cümleler kurabilen, hayata dair inceliklerlerden ilişiğini kesmemiş , yaşamına farklı bir heyecan katacak cazip bir adamla karşılaşmak kurgusuyla gün geçirmektir. Uygun bir ortamda karşılaşılan bu ?tek kaşı havada? yaklaşan erkek kısmısı, muhabbet esnasında bir nebze olsun bu inceliklere uygun cümleler kurmayı ve cezbeden davranışlarda bulunmayı başarırsa, gecenin sonunda aynı yastığa baş koymamak, hatta yastığı, yorganı görmeye fırsat bulamadan bulunan ilk yüzeye konmamak imkansız gibidir.

Bu noktada mevzunun sosyal boyutunu incelemek her iki taraf içinde gereksizdir ve zaten vakit, mekan sıkıntısı problemleri devreye girmiştir (senin evin mi benimki mi? Sorularını araban var mı? Soruları takip etmeye başlamıştır çoktan).... ve bu ilişkinin devamı çiftleşmenin performansıyla doğru orantılı olarak birbirini keşiflere taşınacaktır sonrasında ....


Balıkçı kadın kısmısı

Vogue dergilerinden çıkma görüntüleri ve fersahlarca uzaklıktan gelen parfüm kokularına rağmen , onları kalabalık bir ortamda şıp diye fark edemiyorsanız , ciddi görme ve algılama problemi yaşıyorsunuz demektir.

Çünkü sürdükleri kat kat parlatıcıdan ışık huzmesine dönüşmüş dudaklarıyla ve yine kirpiklerine sürdükleri kat kat rimelden fenalık geçirip birbirine sokulmak suretiyle, fırça darbelerinden kendilerini korumaya yemin etmiş gibi duran, 4 tel kirpiğini kırpıştırıp gözlerinizin içine en can alıcı halleriyle bakıp, ?şımart beni seveyim seni? temalı akıllara ziyan öyle cümleler kurarlar ki, erkek kişinin o saniye bu baştan çıkarıcı görüntüden etkilenip, onun bahsettiği herşeyi allayıp pullayıp önüne koymaması mümkün değildir.

Laf aramızda bu tarz dişi kısmısının o saniye aslında önüne koyulan ?şey?den de pek haberdar olmadıklarına muhtelif seferler tanık olunmuştur. Balıkçı kadın kısmısı için, sex başlı başına bir balık ortasına takılan yem kıvamındadır.Bu sebepten onları bir şehvet gecesine ikna etmek çoğu zaman, ciddi bir malvarlığından vazgeçmekle doğru orantılı olabilir.... Böyle bir gecenin sonunda da, şayet saçlarının bozulmasına takılmadan, mutlu bir sevişgen olmayı becerebildiyse ve pek duyulmamış olmamasına rağmen gösterdiği performans muhteşemse, birlikte olduğu erkekten
? hoş hatun takılırız işte gittiği yere kadar? şeklinde ya da başarısız bir sevişgense ,
?makyajları akınca Tanyeli?nin annesine benzedi hatun? tarzı eleştirilere maruz kaldıklarına şahit olunmuştur.