26 Mayıs 2008

BAKICI KISMISI...



"Ve derhal mana aramaktan ve hatta yatılı birini aramaktan vazgeçip, sadece evin temizliğiyle ve ütülerle uğraşacak günlük işleri halledecek birine bakmaya başladım.Zaten şu an içinde bulunduğum “ücretsiz izin” günleri süresince kızlara ben bakıcam, eve yardımcı olsa yeter diye düşündüm, ya da ilerleyen günlerde ne denli saçma bir düşünce içersinde olduğumu göreceğim. Birisini de buldum aslında ama, henüz mevcudiyetini kabul problemi yaşamaktayım, kaldı ki, bu tek taraflı değil o da henüz bizi hazmedemedi..."

yukardaki paragraf şu günlerde yaşadığım traji komik olayların bir bölümünü anlatıyor, evimizin Gürcü gacısı Manana gitti gideli yaşananların kısa bir özeti devamı ise www.ikizanneleri.net sitesinden okunabilir..

itiraf etmeliyim ki, hatun çaktırmadan yarım yamalak yapıyor dahi olsa bir sürü işi hallediyormuş, tüm o işler tek başına bana kalınca ve artıııııı 2 bebek olunca işin içinde "oynatmaya az kaldı , doktorum nerde?" şarkısı eşliğinde sapıtma emareleri gösteriyordum ki, sevgili kocişim sağolsun, hem ev işlerine hem de, yaptığı komik tanımlamalar ve sorularla beni güldürmek suretiyle ruhuma iyi gelen bir yardımcı hatunu hayatımıza dahil etti .

"ayyy kimseyle uğraşamıcam, ölsem de kendim yaparım ben bu işleri" diye dırdır modundaydım aslında ama baktım cidden ipin ucu kaçıyor sustum ve kabullendim...

ama keşke bu kadar evinin düzenine tertibine, temizliğine takık , herşeyin dört dörtlük olmasını isteyen bir hatun olmasaydım , eminim çok daha kolay olurdu birçok şey hayatımda hoş, kızlar doğdu doğalı birazcık değişmiş ve daha genişlemiş olsam da her anlamda, henüz yeterli değil belli ki...

neyse ki, şu günlerde sabah gelip, akşama dek ev işi, ütü vs.. işlerini çok mükemmel olmasa da yapan birisi var artık ve son derece de neşeli birisi,elinden geldiğince birçok şeyi halletme gayretinde ,umarım böyle gider de su koyvermez...

yoksa ben tüm bu bakıcı, temizlikçi tayfasını bir kazana koyup, üzerlerine de bol miktarda su koyvererek, 2 taşım kaynatma düşüncesindeyim ve dipleri tutsa da umursamıcam, hani o kadar manyaklaşabilirim.
şu son 2 haftadır yaşadıklarım sebebiyle, kendi adıma ben oldum zaten 2 taşım daha kaynayıp kapatıcam altımı...

biline...

15 Mayıs 2008

"Var mı tırnağın kaşınasın?"

Kendime kocaman bir kahve yaptım bu akşam günlerden sonra ilk defa, bol baileys de koydum içine demleniyorum aylardır süt yapsın diye içilen Stiltea adlı çaya inat ... artık sütlerim de azaldı bu gidişle kesilir belki, kızlar mamaya alıştı alışalı pek yüz vermiyorlar , şu 6.aylarını da doldursalardı çok iyi olacaktı ya olmayacak böyle giderse neyse, bu kadarına da şükür...

Saat gecenin 1’i neredeyse ama evdeki işleri ancak toparlayabildim de oturabildim sonunda , kızlar uyumadan hiçbir şey yapmak mümkün olamadığından gece yapabiliyorum çamaşır ütü vss.işlerini , çok da yorgunum aslında oldukça da sinirli, çünkü az evvel ev işlerine yardımcı kadın vize izni için gittiği memleketinden arayıp, gideceğini bildirdi, yarım yamalak Türkçe’siyle başka bir işe geçeceğini anlattı daha doğrusu tam olarak anlatmadı da, haber verdi detayları gelince anlatacakmış hanımefendi...

sinirden çıldırmış bir halde, “sen bilirsin ama gitme sebebini öğrenmeden şuradan şuraya gidemezsin “deyip kapattım...

Zaten ne denebilir ki, başka? “ sorun nedir diye sorduğumda “siz değilsiniz, sizi seviyorum para da değil” dedi başka bir iş yapacakmış. Ne iş yapacaksa 3 kelime Türkçesiyle anlamadım kesin para yüzünden ama rakam da telaffuz etmiyor yani “kaç paralık bir iş bu yeni bulduğun” diye sordum cevap yok..
zıkkımın peki
tam da herşey yoluna girdi derken...

Sinirim onun gidiyor olmasından çok, tekrar yeni birini bulup ona ev işlerini ve bir sürü detayı sil baştan öğretmek zorunda kalışımdan ve bunu birde iki bebekle birlikte halletmeliyim, zaten bu ara kızların dişleri çıkma çabasında olduğundan, pek bir huzursuz ve uykusuz günler geceler geçiriyoruz dolayısıyla uykusuzum ve tabii ki yorgun, annem bende olmasına rağmen bu kadar yoruluyorum yarın o gidince nasıl üstesinden gelinecek bu işlerin bilmiyorum düşünmek de istemiyorum, karabasanlar çöküyor üzerime sinirleniyorum nankör Manana...

memleketine giderken bir tek kol çantasını alıp gitti de “kışlıkları götürmeyecek misin” diye sorduğumda “nasılsa Kış gelince de burada olucam” diye cevap vermişti , herşey yolundaydı gitmeyecekti kızları da çok seviyordu,ev işlerini de bayağı öğrenmişti, meğer Kış gelince nasılsa burada olacağı yer bizim ev değilmiş...

Biliyordum bir gün bu günün geleceğini çünkü tüm çocuklu arkadaşlarımın ne yazık ki, en çok yaşadıkları sorundur bakıcı konusu , hatta benim kız yine insaflı davranıp haber veriyor , haber vermeden sırra kadem basanlarda olmuştu arkadaşların tecrübelerinden bildiğim ama bizim Manana pek bir yer etmişti ya da, ben öyle zannettim ne bileyim? birkaç yıl kalacak gibiydi sanki ve hiç Türkçe bilmiyordu geldiğinde şimdi biraz biraz konuşmaya da başlamıştı...hoş, tek bilmediği Türkçe olsa amenna bulaşık makinasını dahi kullanmayı öğretmiştim ben ona ve daha birçok şeyi...ve kendi memleketlerinde belki bulaşık mk.filan yoktur diye empati kurup, yaptığı tüm salaklıkları kırdığı,döktüğü birçok şeyi de gözardı ederek...

Hep böyle mi olacak peki? Al öğret tüm ev işlerini, Türkçeyi arada bir güven oluşsun diye uğraş ve tam herşey yoluna girmeye başlayınca başka bir iş bulup gitsinler...öyle zor geliyor ki yeni birisiyle uğraşmak anlatamam ve zaten benim için hiç tanımadığım birisiyle aynı evde yaşamak tam bir işkenceyken bir de bu değişimler hiç hoş değil...

Ben tüm gün böyle ah vahh diye düşünüp sızlanırken, annem güne damgasını vuran sözü etti ve koparttı beni, rahmetli babaannemin sözlerinden birisiydi yine “dur g..tüm yer ediyim , bak sana neler ediyim “ diye

Biraz edepsizce belki ama ne doğru bir söz değil mi? Böyle o kadar çok lafı vardı ki rahmetlinin annem bazen hatırlayıp söyler hatta bende bazılarını sıkça kullanırım da, arkadaşlarım dalga geçerdi, “nereden buluyorsun bu antika sözleri” diye bir tane daha çıktı ortaya, repertuarımıza yeni bir lakırtı daha eklemiş olduk ve en önemlisi beni gülümsetti birazcık olsun, belki de böylesi daha hayırlıdır , kimbilir belki de daha iyi birisini bulucam diye de düşündürttü hem de...

“Var mı tırnağın kaşınasın” derdi birde rahmetli, kendi işini en iyi kendin görebilirsin, sen halledebiliyordan ne ala başkalarına güvenme ve yine ne kadar doğru işte böyle millete güvenince her an yarı yolda kalabilmek mümkün...

Umarım en kısa sürede bir çözüm bulabilirim yoksa halim duman... :(

Annemin günü...




Uzun zamandir devam eden alkol diyeti sona erdi nihayet ,birkaç gecedir içiyorum. içiyorum derken oyle her gece şişenin dibini gören bir durum yok haliyle ama canım sıkkınsa ve yorgunsam şöyle azıcık bir şeyler iyi gelir, evvelden birkaç dubleydi bunun anlamı , hele Cuma-Cumartesi akşamları olunca, ya dışarda arkadaşlarla ya evde bir başıma, bir şeyler içmeden bitmezdi haftasonu geceleri... zaten hepi topu 2 gece idareli kullanmak lazım, Pazar gelince karabasanlar çökmeye başlar oldum olası, evvelden okula gidiş öncesi hazırlıklarının, ödev tamamlamalarının filan son günüydü sevmezdim, büyüdüm işe gitmeden evvelki gün oldu yine sevemedim şu Pazar günlerini o yüzden belki de, pek bir paldır küldür geçer ve hiç birşey anlamam varlığından, keyifsiz bir gündür Pazar benim nezdimde senenin sadece tek bir pazarı olan Anneler günü Pazarı dışında ...Annemin günü...

Aslında kutlama günlerini de sevmem ben, kendi yaşgünüm de buna dahil , evlilik yıldönümüm de... her ne kadar kocişin başına musallat olup, günler öncesinden hatırlatmaya başlasam da, olayın keyfi bu dalga geçmelerdir benim için, ötesi çok da şart değil ve hatta kazara unutsa da canına okusam filan daha çok eğlenirim ...

Sadece dostlarımın özel günlerini atlamadan kutlamaya çalışırım , bir de kızkardeşim takıktır yaşgününü unutursan , hiç yaşama zaten yaşasan da, kalan ömründe burnundan fitil fitil getirecektir bayramlık ağzını açarak,
“biliyorsun benim için çok özeldi” diye...
anlamam neden özeldir? doğmuşsun işte iyi güzel de eeeeee ama ne zaman bu sözleri ard arda sıralasam kıyamet kopar , o yüzden artık kimse kimsenin dalına basmadan yaşamayı öğrendi ben unutmuyorum, o da avının bir anlık gafletini yakalayan kaplan gibi saldıramıyor uzlaştık bir şekil, kırk tane alarm kurup, elli yere hatırlatma mesajı yazıyorum bu sebeple hanımefendinin yaşgünü unutulmasın diye...

Oldum olası kutlamak isteyip de, kutlayamadığım tek gün ise anneler günüdür hayatımda, her sene bu gün geldiğinde ki, Pazar günü olması sebebiyle mevcut sevimsizliğiyle baş köşedede olmasına rağmen elimden geldiğince bir şeyler yaparım da, yine de bir türlü hakkını vererek kutlayamadığımı düşünürüm , ne aldığım hediyeler yeterli gelir , ne de söylenen sözler ...

Ve bunca zamandır her ne hediye almış olursam olayım en çok hoşuma giden, anneme onu ne kadar çok sevdiğimi söylemektir sadece, yani senenin diğer günleri de kurulan bu “seni çok seviyorum” cümlesi anneler günü’nde daha bir anlamlı olur sanki ve canım Annem her seferinde dönüp “benim kadar sevemezsin” diye cevap verir yıllardır ...

Şu ana dek bunun anlamını tam bilememiştim ama bu Pazar ilk anneler günümde anladım ve ne güzel bir tesadüftür ki, bu sene annem benimleydi eşim de bizi kahvaltıya götürdü, ne yazık ki, herhangi bir hediye alabilme şansım da olamadı sonraya erteledim hediyesini ama , onu kocaman öperken, “seni çok seviyorum güzel annem” dedim ve annem de yine o kocaman gülümsemesiyle dönüp, “benim kadar sevemezsin” dedi...

Ve ilk defa bu sözün anlamını hissettim en derinden, çünkü benim de dünyalar güzeli iki meleğim var artık ve umarım nice yıllar birlikte çok sağlıklı ve mutlu olur, nice anneler günü kutlarız, umarım beni en az benim annemi sevdiğim kadar severler ama, artık çok iyi biliyorum ki, onları kimse benim kadar sevemeyecek ...





8 Mayıs 2008

"Anne olunca anlarsın"



"Hep de aynı cevabı verirdim, “ben senin gibi anne olmayacağım”diye meğer, ne büyük hata, ne gereksiz ve yanlış bir cümle kuruyormuşum bilmeden, artık anne oldum ya, anladım gerçekten, o merak edilen zamanların kıymetini, bizi nasıl gözünden sakınıp korumaya çalıştığını ve kaç yaşında olursak olalım annelerimizin gözünde asla büyümeyeceğimizi ..." http://www.ikizanneleri.net

yukardaki paragraf yine ikizanneleri sitemiz için yazdığım son yazının bir bölümü, gecen Cuma gittiğim Antalya gezisini anlattım da, aslında anlatılacak çok şey var o geziyle ilgili...

daha önce gidip kaldiğim ve döneceğim gün "keşke daha fazla kalsak" diye direttiğim son derece keyifli bir otelin yanımda bebişlerim olmadığı için bana hiç tad verememesi var mesela...

sonra, uçakta giderken ve dönerken bir bebek ağlaması krizi yaşandı, bebişlerim doğmadan önce bu susturulamayan bebeklere bende kızıp, "offf ya bir bebeği susturamıyorlar" diye çemkirirdim oysa şimdi, o annenin ne derece çaresiz olduğunu bebeğinin ağladığına mı yansın? millettin benim bir önceki versiyonum gibi bencilce düşüncelerine maruz kaldığına mı üzülsün?şeklindeki halini düşünüp kendimi sorguladım, yargıladım hatta anlayışsız davrandığım günleri infaz ettim kafamda demek ki bu da, Anne olunca anlaşılacak konulardan birisiymiş...

ve Anne oldum olalı çok şey değişti hayatımda önceliklerim, farkındalıklarım her geçen günde değişmeye devam etmekte, meğer ne çok şey varmış Anne olunca anlaşılacak:)))

2 Mayıs 2008

90-60-120



Siz bu satırları okurken, ben Antalya’da henüz hangi otel olduğunu bilmediğim (iz) bir otelde bir dostumun nikah törenine katılıyor olacağım. Sürpriz bir nikah olduğundan gelin dahi bilmiyor henüz...

Şaka gibi değil mi?

Bence de öyle yani, ben de inanamıyorum kızları bırakıp 1 günlüğüne de olsa, gidiyor olduğuma ama, hatun kişi can dostlardan, koca adayı da , tanıdığımız günden beri en uygun aday olunca ve bendeniz de, bu ilişkinin en başından beri herşeyine şahit olmam sebebiyle nikah şahidi olduğumdan olanlar oldu, tüm “ama” ile başlayan cümlelerime bir çözüm üretilip, ikna edilmem sağlandı, yarın sabah gidiyorum, ertesi sabah dönmek üzere...

Gitmeye karar verdikten sonra, yardımcı kadının tek başına iki bebişe bakamayacağını bildiğimden annemi yardıma çağırmıştım, geldi sağolsun, kısmetse yarın kızkardeşim de “bebiş bakma kervanına” katılacak hatta abartıp eşime, “çok yoğun değilsen Cuma işe geç gitsene” demişliğim de var yani, tamam hepi topu 1 gün ve gece geçirecekler ertesi gün dönmüş olacağım ama olsun ...

Az evvel kocişimi hırpaladım azıcık...
Bugün sabahtan beri anneme ve yardımcı kadına bebişlerin bakımı ile ilgili gün boyunca yaptığımız herşeyi mama durumlarını , hazırlanışlarını, uygulamalı bez değiştirme çalışmalarını yaptırıyordum ki, kociş yüzünde kocaman bir sırıtışla, “sen yoksa 1 haftalığına mı gidiyorsun?” demesin mi?

Desperate Housewives’daki Bree’nin yüzündeki o buz gibi ama kararlı ifadeyle bakıp, onun o yamuk gülüşünü de yüzüme aynen ekleyerek,
“mutfağa gelir misin?canım” dedim.

Kurduğu manasız cümle yüzünden, kızlara mama hazırlama programından o da bu sayede nasibini almış oldu. Her ne kadar ben, “90-60-120 sana ne çağrıştırıyor” dediğimde “Latin hatunları” demesi sebebiyle, şu an biraz hırpalanmış olsa da, mama yapmayı ve 90-60-120’nin de kızların öğleden sonra tükettikleri mama öğün miktarı olduğunu öğrendi.

bir yandan da aklıma 568 tane abuk subuk olasılık geliyor, en belirgini hani olmasın sakın ama, birileri umarım benim bineceğim uçağı kaçırmaya kalmaz , yoksa hep birlikte çok eğlenebiliriz ya da ben eğlenmem o ara korsanı pataklıyor olabilirim ama siz “ayy bu bizim OBBSSS “ diyebilirsiniz, hava korsanını biraz hırpalamışım, yaka paça yetkililere teslim ediyorum ve sadece bozuk plak gibi, “benim kızlarıma gitmem lazım” diyorum zaten en başından da öyle demişim ama korsan abi dinlememiş , dinlemeliymiş...

Şimdi bu abuk senaryoyu zihnimdeki en derin çöp kutusuna gömüp, seyahat çantasını son bir kontrol edip yatmam lazım, umarım kimse benim bineceğim uçakları kaçırmaya kalkmaz, kızlar sorunsuz bir gün ve gece geçirir de, herşey yolunda gider zaten en büyük arızayı onları deli gibi özleyerek ve evi belki kırk kere arayarak ben çıkartacağım başka soruna hiç gerek yok ...

Ve unuttuğum bir şeyler diyordum da, süt pompası geldi aklıma ve süt saklama poşeti, buz jeli vs.şeklindeki yandaşları , malum hala emziren bir anne olarak 1 günlüğüne de, olsa bu ekip olmaksızın yola çıkmamam lazım..

Pompasız çıkmam abi....çıkamam:)