28 Eylül 2007

Kevebek ve Eylül'le huzur gecesi...




Dün akşam can dostlarım Kevebek (Zed ona Kivi diyor) ve Eylül geldi. Pizza yedik sohbet ettik, kızlara aldığım giysileri gösterdim, daha neler almalıyım ? neleri hazır etmeliyim ? konularıyla ilgili görüşlerini aldım , her zamanki gibi huzurlu ve keyifli bir akşam geçirdik özlemişim arkadaşlarımı pek iyi geldi:)

Bizim kocişle zuzaylı isimlerimiz var birbirimize takıp, başlangıçta dalga geçtiğimiz ama yıllar geçtikçe, gerçek isimlerden çok kullandığımız, benimkisi Mia , eşimin Zed ve bu yüzden kızların da, isimleri Mini ve Nosi oldu ya zaten...

Gayet de güzel oldu ve biz zuzaylılar bu halimizden de, memnunduk aslında ta ki,

annem "kızlara ne isim koyacaksınız?" diye sorana dek herşey yolundaydı.

"Mini ve Nosi olacak isimleri annecim"

cevabımı duyunca suratı pek komikti:)

"o ne biçim isim öyle çocuğum"

ve sonrasında mecburen toplumsal isimlerini aramaya başladık bebişlerin ve hala da aramaktayız...

önce iki isim tek isim kavgası yaptık kocişle, ben tek isim istiyorum o ısrarla iki isimleri olsun diye tutturdu ne gerek varsa birsürü saçmasapan karmaşa yaratmanın dışında hiçbir işe yaramıyor neyse ki sonunda,

"isimleri sen bul ama, tek isim olacak"
diye ikna edebildim de, ama ona da müdahalelerim olacak tabii:)

Dün akşam da, Kivi ve Eylül'le tüm gece boyunca gayet keyifli bir şekilde birsürü isim bulduk ama çoğu Zed tarafından kabul edilmedi, bazılarını da biz beğenmedik.
En dalga geçilemeyecek ya da yanlış anlaşılmayacak, güzel bir anlamı olan basit ismi bulma çalışmalarımız gece boyunca sürdüyse de, ne yazık ki hala sonuca ulaşamadı...

Daha doğrusu kızlardan birisine Ece ismini zaten bulmuş ve pek de beğenmiştik , anlamı da güzel ve tanıdığım Ece'ler iyidir gerçekten , diğeri de İpek olacak bu gidişle, bizim önerdiğimiz "Ebru, Fem, Lal gibi isimler Zed tarafından beğenilmedi onun önerilerini de biz beğenmedik :)

bana kalsa Ayşe ve Zeynep gayet güzel ama hiçbir şekilde kabul görmüyor ne yazık ki:(

neyse daha vakit var nasılsa bakalım daha neler bulup vazgeçeceğiz...
keşke kendileri karar verseler aslında ne güzel olurdu ben en sonunda düşünülen isimlerden bir liste yapıcam ve bebişlere okuyacağım bakalım hangisinde tekme atacaklar , hangisine tepkisiz kalacaklar ona göre karar verilecek, istediğim ve tepkisiz kaldıkları bir isim olursa da, gıdıklayıp zorla tekme attırırım artık ne yapalım:)

Kevebek gelirken Defne'nin küçük eşyalarından toplayıp getirmiş sağolsun ve hepsi birbirinden şirin, onları yolcu ettikten sonra oturup biraz bakıyım dedim, eşyaları inceleyip bebişleri içinde hayal ederken pek bir keyif aldım...

Hamileliğimin en güzel zamanlarını yaşıyorum zaten onlar kıpırdanmaya başlayalı beri ve benim gibi huysuz ve aksi bir kadını bile daha doğmadan hissettirdikleriyle dize getirip yumuşattılar ya, doğduklarında neler olacak bilemiyorum doğrusu...

doğmak için beklenen tarih 24 aralık o yüzden dişimizi sıkıp, tüm gelişmemizi tamamlayıp öyle geliyoruz tamam mı benim güzel meleklerim, siz annenizin duygusallıklarına kapılıp erken gelmeye kalkmayın daha vaktimiz var:)

hem ne demişti babişiniz Zed, "bir büyücü tam olması gereken zamanda gelir ne olması gerektiğinden önce ne de sonra"

anne baba sözü dinlemeye başlasanız iyi olur yoksa ısırırım o güzel popişlerinizden:)

22 Eylül 2007

25 haftaya bakış ve Tombalaklar seansı....

Bugün doktora gittik, herşey iyi güzeldi ama, ben ve kızların aldığı kilolar güne damgasını vurdu...benim attığım adımlar artık, rihter ölçeğinde hissedilebilir seviyelerdedir diyordum zaten de, cidden abartmışım mevzuyu:(

Ana danaliçe olan bendeniz geçen ay 3.5 kilo alarak rekor kırmış ve böylece sevgili doktorumun kafamı kırmasına sebep olmam yetmezmiş gibi, kızları da kendime benzetmişim:)

Biri diğerinden 1 hafta önden gidiyormuş ama diğeri de olması gereken standartlarda olduğundan , ikizler arası kan transfüzyonundan bahsetmemiz şu aşamada söz konusu değilmiş, onun olması için aradaki farkın % 25 ler mertebesinde olması gerekiyormuş, çok sevindik ve bu kontrolden de yırtmış olmamızı nutella eşliğinde kutlamak istesek de, sevgili babişimizin bakışlarıyla karşılaşınca silkelenerek kendimize geldik...
şu kan transfüzyonu saçmalığı da, umarım asla olmayacak zaten çok sağlıklı bir şekilde paylaşıyorlar bizim tombalaklar herbirşeylerini, birisi diğerinden biraz daha obez sadece:)

ama artık benim bu zevzeklikleri bırakıp, çok daha dikkatli olmam gerekiyor, çünkü aldığım her fazla kilo erken doğum vss. risklerini tetikliyor ne yazık ki...

Kızların durumu şu an gayet iyi görünüyor ve bir sıkıntımız yok maaşallah ama, benden bir sürü test istedi ve bunların arasında 50 mg.şeker yükleme testi de var, o test sonuçlarında umarım bende gizli şeker çıkmaz da, bebişlerin fazla kiloları sadece annelerinin obezliğine bağlı olur, aksi takdirde beni şeker diyetine sokması gerekiyormuş...

Şeker hastalığı ile ilgili bir riskimiz yoksa, sadece kilomuzu kontrollü tutmaya çalışacağız ama eğer varsa, işte o zaman cidden tüm bu nutella hödö bödö saçmalıklarından ve şımarıklıklarından vazgeçip, dr. ne diyorsa onu tatbik etmemiz gerekiyor, bebişlerin sağlıklı doğmaları için...

bu konuyu böylece kapatıp, gerekli azarlarımızı itina ile işittikten sonra diğer konuya geçildi , aybaşından itibaren evde olabildiğince yatar pozisyonda günler bizi bekliyor olacakmış artık çünkü, hem ellerimdeki ve ayaklarımdaki şişme ve uyuşmalar hem de ikizlerin genel erken doğum riskleri düşünüldüğünde, ne kadar içimde tutabilirsem o kadar iyi olacakmış...bu yüzden de 26. haftada ciğerlerinin gelişimine yardımcı olması açısından bir iğne yaptırmamız gerekiyormuş ve sonrasından istirahat...

"evet sormak istediğin başka birşey var mı?" dediğinde, şöyle bir başlasam mı? dedim iyi de doktorcum bak şimdi,

kızlara hangi arada kıyafet vss.. alışverişi yapabileceğim?

onların yanısıra benim de, halletmem gereken birsürü kıvır zıvır iş var, hiç olmadı en az 2 kere İkea ya gidip evdeki eşyaları organize edebileceğim kutular filan bakmam lazım , gitmişken 5 tanesi bir arada satılan renkli bıçaklardan da alacaktım , kaç tane aldıysam eve gelen arkadaşlarım ve annem tarafından yürütüldü...

"aaaa ne güzel kesiyormuş bu bıçak nerden aldın?"
"İkea'dan renkli paketi 3-5 ytl bişiy ve süper kesiyorlar"
"ay benim dünya paraya aldığım bıçak böyle kesmiyor ,sen gidince yine al kendine ben buna el koydum valla" şeklinde gelişen geyikler sonucu elimde kala kala 2 tanecik en küçüğü kaldı:(

Bir kumaşçıya gidip tülbent kumaşı almam gerekiyor en pamuklusundan ve onlardan bebişlerin salyalarını vs...silecek küçük bezler hazırlamamız gerekiyormuş ve yine ikisine ayrı ayrı onları saracak büyüklükte kurulama havlusu tarzı bişiler...yeni doğduklarında ciltleri çok hassas olduğundan en az 1-2 ay bu kurulama tülbentlerini kullanmakta fayda varmış....

öyle kenarlarını oyalayacak edecek halim yok ve öyle bir beceriye de sahip değilim zaten de, hadi bakalım alıp yapalım diyorum yoksa, ben kızları öyle hassas ve çıtkırıldım büyütmeyi hiç düşünmüyorum, sadece şu tülbent olayına annemden de

"eski kadınların tümüne sorun hepsinin bebek ağzı, burnu silme bezleri bir yerlerde hala saklıdır, siz bu çocukları abuk sabuk ıslak mendillerle silip alerji olmalarına sebep oluyorsunuz" şeklinde bir açıklama gelince, iyi tamam yapalım 2 tane salya, sümük bezi konu kapansın kıvamındayım...

buna ikna olduğumu görünce abartmaz umarım, annemin öyle bir huyu var çünkü,
bu tarz eski kafa olaylara çemkirdiğimi bildiğinden temkinli yaklaşıyor ama, bir yerden açığımı yakaladığında da 50 türlü ayrı saçmalıkla kafa ütüleme potansiyeline sahip sağolsun benim pamuk annem:)

herşeyi internetten bulup sipariş etmek mümkün artık bu zamanda ama baktım da şöyle bir güzel tuhafiye servisi yok mesela fermuardı, ipti , tülbetti vs.. hani, kim alacak diye düşünmeyelim benim gibi iğne iplik vs.. mağduru başka insanlar da vardır mutlaka ya da yoktur ne biliyim öylesine geldi aklıma işte...

şimdi işsiz güçsüz birkaç ay evde geçecek ya, kafayı yemeden bu süreci atlatmak derdindeyim sadece ve daha bu ne ki, siz benden esas bundan sonra ne zihni sinir proceler ve kafa kopartan fikirler duyacaksınız kimbilir:)

ama ahh birde para etseler dimi?

neyse şu tülbent mevzusunu abartıp, tüm yeni doğuracak arkadaşlara salya, sümük bezi imalatına başlarım belki kimbilir...

aldırmayın, saçmalıyorum geçer:)

21 Eylül 2007

Geç kalınmış cevaplar.....

Bugün uzun zaman sonra Bloguma birşeyler yazmak için açtığımda, her zamanki gibi aklımdakini yazıp çıkmaktı niyetim ve tam çıkarken, şöyle ne zamandır yazmadığıma bakıyım dedim ki, mevzuyu abartmışım neredeyse 1 aydır kaybolmuşum ben kendi hayatımın içinde ve bu süre zarfında bizi takip eden arkadaşlarımız olmuş yorumlar yapmışlar, cevap da verememişiz ne ayıp:(

Sevgili, Su Gibi, Çınar ve Funda'dan bu gecikmiş özrü kabul etmelerini istiyoruz bu yüzden:)

geçtiğimiz bir ay boyunca testlerimiz güzel çıktı ya zafer sarhoşluğu içinde nutella partileri düzenledik ama acısını yarın doktorumuz çıkartacak hiç kuşkumuz yok...:)

Amniyosentez sonucu 2 haftada çıktı ve hiçbir problem yokmuş, aynı şekilde diğer bebiş için yapılan işlem ki, ismi CV's imiş onda da sorun çıkmadı,iki bebeğin de durumları gayet iyi şu anda, sadece kan transfüzyonu denilen bir durum varmış ikizlerde olan, bir bebek diğerinden 1-2 hafta gibi ya da, daha uzun süre gelişme aralığında olursa, bundan şüpheleniyorlar ve o zaman bebeklerin birisi yeterince gelişemiyor diğeri de, olması gerektiğinden daha fazla gelişiyormuş ki, şu ana dek çok şükür bu konuda da bir arıza çıkmadı....

Özel doktor raporunu şirket kabul etmiyor diye geçen hafta bir devlet hastanesi doktoruna muayeneye gittim.Tam teşekküllü devlet hastanesi raporu almam gerekiyor evde olmam gereken Ekim ayı için ve bana sigortalı olarak 40 iş günü iznimiz olduğunu 10'ar günlük süreler halinde bunları kullanabileceğimizi söyledi ama, bu 1 yıl içinde kullanılan diğer sağlık izinleri düşüldükten sonra kalanmış ve bu sürelerdeki maaşımızı şirketin ödeyip ödemeyeceği tamamen onların insiyatifine bağlıymış yani ssk dan alınan raporlar iş göremez raporu gibi oldugundan , o sürelerin parasını daha sonra gidip yine SSK'dan alabiliyormuşuz...

Çok karışık işler bunlar ve can sıkıcı:(

Birçok şirket doğum izninde maaş kesintisi yapmayıp SSK ile kendisi hallediyormuş işleri, oysa bizim şirkette durum ne yazık ki, öyle değil:(

yani ben 30.haftamda ayrılınca ki, Kasım başı demek neredeyse 5 aya yakın bir süre hiç maaş alamayacağım ta ki, doğum yaptıktan ve kanuni iznim bittikten sonra gidip SSK'dan alabileceğim toplu maaşımı.

olduuuuuuuuu, hadi tek başına yaşıyor olsam ve başka gelir kaynağım olmasa ne olacak?

saçma yani, bu opsiyonu tamamen ortadan kaldırmaları gerektiğine inanıyorum... şirketler çalışanlarına tüm o süre boyunca da maaşlarını tam ödemeli ve o SSK ile aradaki dumur durumları da kendileri halletmeli bence...

ama beni dinleyen olmayacak tabii ki ve bu konuyu son zamanlarda doğum yapan arkadaşlarla konuştuğumda da öğrendim ki, zamanında onlar da, çok uğraşmış maaşlarını doğum iznindeyken de alıp, doğum dönüşü hesap kapatmak için ama kolay olmadığını anlayınca vazgeçmişler ...

neyse sağlıksal bir sorunumuz olmasın da, gerisini bir şekilde halledeğiz nasılsa sadece kızdığım bunca detayla uğraşmak yetmiyormuş gibi bir de, bu tarz abuk subuk dumur eden formaliteler....

çok kızdım bak yine 2 kaşık nutella olsa hiç fena olmazdı şimdi:)
kesinlikle dayak istiyorum ve yarın icabıma bakılacak hiç kuşkum yok:)

24. hafta vs...

Biz şaka maka 24.haftamızı da bitiriyoruz yarın:) ne çabuk geçti de yolu yarıladık anlamış değilim ama, kesinlikle esas keyif şimdi başladı, çünkü artık içimde kıpırdanıp duran iki küçük serseriyi hissedebiliyorum ve sorularıma da cevap veriyorlar hatta..

nasıl sorular bunlar? şöyle mesela "kızlar nutella mı yesek?" bir tekme, bu evet anlamında yani işin güzelliği burda zaten, canım nasıl isterse öyle algılayabilirim cevaplarını:) kaldı ki, nutella'ya hayır diyecek kızlarım olacağını hiç düşünmüyorum, benim gibi çikolata canavarı bir anneleri varken...

ama yarın doktorum tarafından biraz hırpalanıcam hiç yolu yok:(
ikiz filan dinlemeyecek tepeleyecek beni çünkü, biz bu ay sanırım kilo konusunu biraz abarttık.

Havaların soğumasıyla bendeki tatlı isteyen hücreler harekete geçti galiba ve özellikle de nutella istiyorlar:)aşerme filan değil bu düpedüz şımarıklık hani kilo almasam ve tabii zararı da olmasa sabahtan akşama kadar yiyebilirim hatta bir nutella kavanozunun içinde yaşayabilirim:)

neyse önümüzdeki ay dikkat etmeye çalışacağız nasıl olacaksa artık?

bu ara yaşadığım en büyük keyifsizlik, ellerimdeki ve ayaklarımdaki şişmeler, uyuşmalar ve tansiyon inip çıkmaları ne yazık ki, hayır erken doğum belirtilerinden birisi olmasa pek umurumda olmayacak "hamilelik emaresidir normal" deyip sineye çekicem ama, gebelik zehirlenmesi diye birşey varmış ve oluştuğu takdirde bebekleri apar topar almaları filan gerekiyormuş, o yüzden doktor tam idrar testi isteyip, protein var mı? yok mu? onu değernlendirdi, İyiyiz allahtan çıkmadı birşeyimiz ama şimdi ner zaman çok şişsem ve ayaklarım uyuşsa tedirgin oluyorum ister istemez ama neyse ki tansiyonum normal seyrediyor...

"İkiz oldukları için çok son ana dek dayanmazlar erken doğabilirler" deniyor ancak ben hiç olmazsa, Kasım sonunu görsünler diye dua ediyorum.

Hem mobilyalarını sipariş ettik Kasım'ın 2.haftası teslim edilecek, hem benim bir daha çocuk doğurmaya niyetim yok şu güzel kıpraşmalarının tadını çıkartıyım hem de daha bir donları dahi yok giyecekleri :) kıyafet kolay halledilir elbette ama, ne alıp ne almayacağım hakkkında bir fikrim de yok neyse ki, etrafımda bu konuda tecrübeli can dostlarım var da sayelerinde toparlayabileceğim mevzuyu...

Gereksiz birsürü birşey alma dediler, çok çabuk büyüyorlar hiç birini giydiremiyormuşsun, sevgili Kivi'cim Defne'nin küçüklerinden ayırmış getirecek birkaç tane de biz alırız tamam işte, zaten o kadar çok masraf var ki, lüzumsuz harcama yapmanın ne yeri ne zamanı, Ekin de , Pampam'ın sterilizasyon aletini ve yoğurt makinasını verecekmiş, kızların çeyizleri teyzeleri sayesinde tamamlanıyor yani:)

bakalım yarın gidince ne diyecek doktorumuz sanırım şu haftalarda bir şeker yükleme testi isteyecek ve geçen gidişimizde "Ekim başından itibaren çalışmanı istemiyorum evde istirahat etmelisin ve kızların ciğerlerinin gelişmesi için tedavi uygulayacağız" demişti o konuyu da konuşmak lazım çünkü, benim kanuni iznim Kasım başında başlıyor 1 aylık dönemi ne şekilde ne yapabilirim bilemiyorum ama bir yolunu bulacağız umarım :)

dışarda yağmur yağıyor ne güzel ve ben artık üşüyebiliyorum,
yaşasınnnnn üşümeyi özlemiştim ve daha çok yağmur yağsın lütfen susuz kalmayalım...

sabah yine şişmiş bir halde kalkınca eşime bakıp "umarım erken doğmaz bu veletler" dedim de, bana dönüp
"Bir büyücü tam olması gerektiği zamanda gelir, ne vaktinden önce, ne de sonra" dedi...

Ailece kafayı yedik zaten öyleydik ya, kızlar da gelince tam "yedi deliler dokuz oturaklılar" olacağız. Sevgili eşim Zed, bu ara yine JRR Tolkien kitapları düzeltmeleri yaptığı için, fantastik diyarlardan söylemlerine devam ediyor kızlar doğduğunda da, masal kitabı filan yok, direk Yüzüklerin Efendisi ile başlanacak galiba:)

hadi hayırlısı

Allahım sen aklıma mukayet olursun umarım:)