23 Kasım 2007

34. haftamız, Mannana ve 7 Deliler 9 Oturaklılar:)

Ay girdik giriyoruz derken çok şükür 34.haftamıza da dün adım attık sonunda pek mutluyuz , gururluyuz, önceleri sadece sabah yataktan kalkınca kızlarla konuşan bendeniz artık, tüm gün aklıma geldikçe;

"canım meleklerim zamanında doğacaklar, yani 24 Aralıkta hatta Ocakta doğarlarsa tam süper olacaklar dimi güzellerim " gibi çenesi düşmüş bir durum içersindeyim...

en komiği de bu dumur halimize bir de evimizin yeni insanı Mannana'nın alışma süreci tabii:)

çünkü hatun zırnık Türkçe bilmediği gibi, İngilizcesi de pek güzel maaşallah ve hal böyleyken Türkçe öğrenme derslerimiz haliyle pek bir komik ve anlaşılmaz oluyor, bu gidişle yakında ben bir dil geliştireceğim ve ikimiz dışında kimse ne dediğimizi anlayamayacak zaten:)

Mesela geçenlerde Eylül ve Kevebek bendeydi Mannana'nın ilk geldiği günler daha,
mutfağı toparlamış odasına gidecek "I need you call me" dedi ben de, " ok " deyince kızlar gülerek yüzüme baktılar sadece...

biz anlaşıyoruz ama gerçekten yani, I- You - We ne önemi var ki canım,
ha sen? ha ben? ne fark eder? yanii di mi?

Dün de, mutfaktayız söylenişi birbirine benzer Türkçe kelimeleri yazdırmıştım mesela Tencere ve Pencere gibi, Ocak'ta birşeyler pişiyor Tencerenin kapağını açar mısın? dedim, Türkçe söylüyorum anlamazsa da en tarzanca o aramızdaki İngilizce dille anlatmaya çalışıyorum, gitti mutfağın penceresini açtı, no deyince kapattı tencereyi algıladı ama, kapağı tamamen açtı oysa ben sadece aralamasını anlatmaya çalışıyordum, bir anda çok şey istediğimi fark edip, vazgeçtim...:)

En komiği de, annem bende bir haftadır ve dün akşam "Var mısın yok musun" diye bir yarışma seyrediyor, adamın biri yanlış seçim mi yapmış neyse, annem sürekli adama "salak, salak " deyip duruyor kendi kendine konuşurken:)

Mannana yanıma gelip, şimdi şuraya yazsam hiç kimsenin anlayamayağı o ingilizceyle,
annemin "ıslak ıslak" dediğini söyledi ve tüm salona bakmış, heryer kuruymuş neresi ıslak anlamamış anneme sormuş, annem de onu anlamayıp adamı gösterip salak demeye devam edince bunlar iyice karışmışlar:)

oturup salak ve ıslak ne demek onu anlattım haliyle:)

Kocişle yaşadıkları çay muhabbeti ise süper yani:)

bizim küçük bir termosumuz var ve kociş eve gelince, onda kendine demlik poşet atarak çay demler, odasına alır ve oradan içer gece boyunca...

zaten, oldum olası çaydanlık kültürüne alışamadım ben, annemin genç kızlığımda demlettiği galonla çay yüzünden, çay demlemekten nefret ederim, tamamen psikolojik belki ama elimde değil sevmiyorum da zaten:)

neyse biz böyle iyiyiz termosumuza bir poşet çay koyup, sıcak suyu doldurunca ikimize de yetiyor oluşan çay sadece, gelen misafirler şikayetçi bu durumdan,
onları da, "enteresan kahvelerimiz var ama" vaadiyle kandırıyoruz, kanmazlarsa da geçenlerde bir arkadaşımın sırf kendine çay yapmak için getirdiği ve bizde bıraktığı çaydanlıklarda çay demleyerek mutlu etmeye çalışıyoruz artık ne yapalım?
yani gerçekten rezil bir haldeyiz bu konuda ama pek eğleniyoruz yıllardır:)

Geçen akşam;
Ben pek yerimden kalkamıyorum ya malum doğurdum doğrucam diye hareket etmiyorum ...
Kociş, Mannana'ya termosta çay yapmayı öğretmiş sözde muhteşem ingilizcesiyle anlatarak ama, bizim kız anlar mı? o alışmış benimle tarzanca anlaşmaya tabii, gitmiş kettleda su ısıtmış ve demlik poşet çayını da, termosa koyup su ekleyeceğine almış kettelın içine atmış:)

kettle daki su "ne idüğü belirsiz bir çay mı olsam? su olarak mı kalsam" bunalımı yaşarken beni mutfağa çağırdılar haliyle koptum tabii gülmekten ve kendi dilimizle anlattım kızcağıza aynen de uyguladı valla:)

Kociş korkulu gözlerle bize bakarak "siz hangi dili konuşuyorsunuz allahaşkına" diyordu en son:) boşverrrrr dedim

Gülmekten mi doğurayım? yoksa, birbirini algılayamayan bu komik anne - Mannana- kociş topluluğunun halinden kafayı yiyerek mi? bilemedim:)

Yani uzun lafın kısası dicem ama beni tanıyanlar bilir kısa cümleler kuramadığımı,

iki tane bebiş geliyor,
Mükremin çıtırın annesi kıvamında bir annem var, Allah başımdan eksik etmesin, melektir her anlamda benim tonton annişim ama uzak oturuyorlar bugün gitti, doğumda gelecek yine yardıma allahtan...

iyi birine benzeyen ama, henüz Türkçe ve İngilizce kelimeleri algılama sürecini yaşadığımız sevgili Mannana'mız var onunla konuşmayı halledeceğiz ve sonra evin düzeni , çocuk bakımı vss. konularında ne marifetler sergileyeceğiz bilemiyorum ...

"Çok küçükken ben o bebekleri tutamayabilirim ama elimden geleni yapıcam söz" diyen nedense bu sözleri beni hiç tatmin etmeyen sevgili kocişim var bir de sağolsun:)

Acaba gerçekten bebişler doğmadan şu evin her yanına kamera yerleştirip, kaydetsek de, sonra seyredip komaya girercesine gülsek mi ? diyorum ağlanacak halimize:)

yani o an sinirden ben birkaç komaya giricem belli ki, ama hani zaman geçince çok komik geleceğine eminim tüm bu olup bitecek olayların...

ya da rahmetli babaannem söylerdi; evde çok kişi olup, her kafadan bir ses çıkar da, kimin ne halt ettiği belli olmadan debelenip durur ya millet işte öyle anlarda,
"Yedi Deliler Dokuz oturaklılar toplanmış burada" derdi:)

Veya
YEDİ DELİLER DOKUZ OTURAKLILAR isminde bir program olsun bizim bu debelenmelerimiz ve bir tv kanalına satalım da, en azından para kazanırız bari :)

ay ne yapsam bilemedim:))))

15 Kasım 2007

33.haftamıza girdik yaşasın:)

Bugün 32.haftamızı bitirip, 33. haftamıza girdik umarım önümüzdeki Perşembe'de aynı keyifle 34. haftamızı müjdelerim...

dün akşamdan beri ayağa kalktığım zaman göbeğimi tutma ihtiyacı hissediyorum ve canım yanıyor ... sanırım iyice aşağıya doğru inmeye başladıkları için bu ağrılar çıktı ortaya eğer öyleyse sorun yok başka bir şey olmasın da , doğum yapan arkadaşlarıma sordum "normal 2 tane bebek taşıyorsun kolay değil iyice ağırlaştınız" dediler rahatladım... ağırlaştığım için hiç mutlu değilim elbette 20 kg. ya yakın aldım:(

ama şu an bunu kafama takmamaya çalışıyorum doğumdan sonra bakıcam icabına o kiloların zaten, bana kalmayacak Mini ve Nosi geldiğinde koşuşturmaktan iğne ipliğe dönebileceğim umarım:)

26'sında Doktorla randevumuz var hayırlısıyla o günü de görebilirsek daha da iyi hissedicem kendimi...

Çok yakın bir arkadaşım tek bebiş olmasına rağmen erken doğum yaptı hafta başında, hamilelik zehirlenmesi diye de bilinen Preeklampsi diye bir rahatsızlık varmış ne yazık ki onu yaşadı, bir anda eli ayağı şişmiş ve tansiyonu çok yükselmiş, 1-2 gün izlediler ama baktılar tansiyon düşmüyor dr.u Pazartesi sezaryenle aldı bebişi neyse ki 34.haftalarıydı ve küvöze gerek kalmamış olması da beni çok sevindirdi...

Onun stresinden bu hafta yerimden kıpırdamadım, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik hayırlısıyla şu 36.haftamızı devirelim de, 37. haftada gelsinler diye gayret ediyorum...

Bu arada yardımcımız geldi Pazartesi akşamı, Gürcistanlı 39 yaşında, 3 çocuk annesi tek falsosu ne yazık ki, sigara içiyor ama, allahtan çok değil ve bebişler doğunca içmeyeceği konusunda bana söz verdi bakalım neler olacak, şimdilik kendi kaldığı odanın balkonunda içiyor ve bana bir zararı yok ama, ilerde müsaade etmeyeceğimi söyledim.

Hiç Türkçe bilmiyor az biraz İngilizcesi var da, o şekilde anlaşabiliyoruz ve şimdi ona Türkçe öğretmeye çalışıyorum elimden geldiğince, ne kadar çabuk öğrenirse o kadar iyi çünkü, kendi ülkesinde ilkokul öğretmenliği yaptığı için çabuk öğreniyor ve gayet düzgün birine benziyor umarım tek falsosu sadece sigara olarak kalır bundan sonraki günlerde de...

Yarın da, kızların mobilyaları gelecek umarım mağazada gördüğümüz gibi güzel olmuşlardır ve sorunsuz bir halde gelir ve kurulur da, o işte bitmiş olur zaten hemen eşyaları yerleştiremiyormuşuz birkaç hafta havalanması gerekiyormuş....

günler yaklaştıkça heyecanlanmaya başladım sanki,
şimdiye dek dalga geçiyordum ama, bugünlerde dut yemiş bülbül gibi bakınıyorum şapşal bir halde:)

ayyyyyyyyyyyy :)

10 Kasım 2007

Toptan Özür...

Özüründe toptanı olur mu? bunun perakendesi nedir ki? diyeceksiniz biliyorum ama aşağıda yazacaklarımı okuyunca anlaşacağız muhtemelen...

Şindik doğum yaptıktan sonra, hayatıma kısmetse iki güzeller güzeli melek bebiş girecek ve ben bunca senelik; deli, çatlak, sarışın, tevekkel vs.. sıfatlarımın yanısıra bir de ANNE olacağım ya artık, ilk zamanlar acemilikten bocalayacağım bazı şeyler olabilecektir hiç kuşkum yok çünkü, ne huysuz bir kadın olduğumun ve ne kadar uğraşsam da, bazı kötü huylarımı sadece bir yere kadar iyileştirebildiğimin gayet farkındayım.

İşte bu "Anne" olduğum ilk günlerde yaşanacak o geçiş döneminde, çok çok samimi oluğum arkadaşlarım gayet de alışık olduklarından pek iplemeyecektir ve gülüp geçeceklerdir allahtan ama, çok iyi tanımayanların cidden canını sıkabilecek hadiseler yaşayabiliriz.

Yani düşündükçe arıza çıkarabileceğim konuları bildiğimden en azından aklıma gelenleri kısaca şeediyim didim;

* Bebişleri emzirirken yanımda hiç kimseyi istemezsem ama çağırdığımda 2 dakika içinde kimse gelmiyorsa da kıyameti kopartıyorsam,

* Sesimin tonu alışık olduğunuz konuşma tonumdan farklı çıkıyorsa ve suratım sirkenin dibini satar bir haldeyse, kısacası o alışık olduğunuz 32 dişi meydanda gülümseyen hatun modumda değilsem,

* Bebişleri daha evvel anne olanlarınız da, dahil olmak üzere hiç kimsenin kucağınıza vermek istemiyorsam,

(güvenmediğimden ya da buldumcuk olduğumdan değil sadece istemiyorumdur, 2 bebişle kafayı yiyip eninde sonunda vereceğimdir sabırlı olun nolur)

* Hadi diyelim ki kucağınıza verdim, öpmeseniz dahi ki, sakın öpmeyi aklınızdan bile geçirmeyin zaten o küçüklükte bebekler öpülmez, enselerinden koklanır sadece ve nefesiniz bebeğin yüzüne gelecek mesafede diye müdahale ediyorsam, hatta abartıp "yerine koyalım artık" diye alıp yataklarına yatırıyorsam, (yaparım)

* Siz bana bebişlerle ilgili yaşanacak konuları ısrarla anlatmaya çalışırken, bir kulağımdan girip, diğerinden çıkıyor şeklinde umursamaz bir halde dinleyip, iplemiyor görünüyorsam ve hatta siz kendinizden en emin halinizle, "biberonu da şöyle yıkarken ile...." başlayan cümleler kurarken, sözünüzü büyük bir iç çekişle "eeeee sen fasülyeye nane de koyar mısın?" gibi abuk cümlelerle bölüyorsam,

(emin olun, işime yarayan bölümleri ayıklanıyorumdur aslında ama sadece herkesin o günlerde "en çok bilen anne" krizi tutup, 50 şeyden basetmelerinden daralmış ve artık duymamazlıktan geliyor olabilirim, bilmediğim ve merak ettiğim birşeyse soru sorup devamını getirmenizi beklerim zaten merak etmeyin.)

İşte tüm bu yazdıklarım yüzünden ve şu an aklıma gelmeyen ama, şartlara göre abuklaşabileceğimi bildiğim bana ait tavırlarım için hepinizden ayrı ayrı toptan özür diliyorum, çünkü daha evvel yaşamadığım bu yeni halleri yaşarken neler hissedeceğim dahi belli olamayacağından, en abuk sabuk isteklerimi ya da, kapris gibi görünen oysa, bende bir açıklaması olan davranışlarımı mazur görün lütfen, biraz bebişlerle haşır neşir olup, yeni hayat düzenimize alışıp, silkelenip kendimize geldiğimizde, hepinizi ayrı ayrı öperiz geçer...

biliyorum bunları böyle yazıp dökmem bile salakça ve sinir bozucu ama, bizzat yaşarsak çok da siznir bozucu arızalar olabilir diye önden şeediyim ve özrümü de dileyim dedim...

belki de, böyle "Pamuk Şekeri" gibi tadından yenmeyen, sakin bir "Anne" olacağım ve bu yazdıklarıma hep birlikte, ....zla güleceğiz bir süre sonra umalım ki, öyle olsun ama siz yine de alın bu özrü bir kenara koyun ve benden o günlerde beklemeyin, çünkü domuzluğum üzerimdeyse bulamayabilirsiniz...

ve ne huysuzluk yaparsam yapıyım etrafımda olmaktan vazgeçmeyin, bak özrümü de diledim, tepemin tasını attırmayın, sonra nereye kayboldunuz siz diye canınıza okurum biliyorsunuz :) (yaparım)

kurtuluşunuz yok yani, "Hatun yine su kaynattı yakında düzelir" deyip takmayın kafanıza en güzeli:)

öpüldünüz en kocamanından:)

Hastane Çantası mevzuu....



Son hazırlıklarımızı tamamlarken, arkadaşlarım artık koskocaman olmuş göbişime korkulu gözlerle bakıp, akıllarınca çaktırmadıkları bir ısrarla
"sen şu hastane çantanı da hazırda tutsan, hani ne olur ne olmaz" söylemleriyle beni harekete geçirmeyi başardılar sonunda ve başlangıçta küçük bir çantayla başlayan hastane çantası bu gidişle hastane bavuluna dönüşecekti ya neyse ki, seyahat çantası ebadında kalabildi:)

Yine yazıyım ben şu işi de, belki birileri bir detaydan filan yararlanır diye düşünüp aldım elime klavyeyi..

Hastane Çantası

Anne için gerekenler:

* 1-2 adet emzirme sütyeni (Hepsi birbirinden şekilsizdi ama Mothercare'dakiler en düzgün duranları oldu, öyle süslü şık bişiy hiiççç aramayın arkadaşlar yohturrrr:)

* Beli yüksek olan çamaşır (Yine Mothercare de var bilumum çamaşırcılardan da bulunabilir ben onlara "anne donu" diyorum yani bebişler geldikten sonra, en azından 2-3 ay dünyanın en antiseksi iç çamaşırlarıyla olacağımıza da, kendimi alıştırdım ve belli ki, bir süre çekici görünmek istememize sebep olacak bir vakit ve enerji de olamayacak buna da kendimi alıştırıyorum:)

neyse, ameliyat sonrası oluşacak olan jöle kıvamındaki göbeği henüz kabullenmiş değilim ama kafayı takıp üzülmeyeceğim 1 sene içinde eski insan kılığıma bürüneceğimi ümid ediyorum:)

aştım kendimi Nirvana'ya ermeme aha şu kadar kaldı valla böyle sallamak kolay da göreceğiz bakalım anyayı konyayı:)

* Göğüs pedi , göğüs ucuna sürmek için krem (Lancinoh diye bir markanınkini verdi bir arkadaşım kendi emzirme günlerinden kalmış, yanımızda bulunmasında fayda varmış)
bir de Avent'in göğüs koruma bişiysi varmış olası tahrişlere karşı mıdır? yoksa tahriş olmuş halde dahi emzirmeye mi yarıyor anlamadım araştırıcam onu da...

* Kolonya, 1-2 tane kağıt havlu, peçete ve ıslak mendil (en çok tüketilen şeylermiş ve o kargaşada birilerini bakkala, çakkala göndermek dert olur diye bulundurun mutlaka dendi ve eklendi hatta bir de küçük el sabunu atın çantaya diye)

* Uzun süre kalmak gerekirse duş alabilmek için gereken şampuan , havlu bulundurmakta da fayda olabilirmiş , bir de suya dayanıklı terlik dedi bir arkadaşım wc'ye ve banyoya giderken giymek için, ve duş alman gerekirse "duşa terliksiz girme" diye de ekledi ne kadar hijyen olursa olsun, ilk günler enfeksiyon kapma riskimizin yüksek olması sebebiyle...

* Önden düğmeli gecelik ve sabahlık ilk günler pijama giymekte zorlanabiliyormuşuz dikişler yüzünden ama, sonra pijama kesinlikle daha rahatmış bu sadece hastanede bulunulan sürede giyilmek üzere gereken 1-2 gecelik ve sabahlık...

* Hastane çıkışında giymek üzere rahat eşyalar (bunda da, hamileyken giydiklerinizden tercih edin deniliyor doğum sonrası da, hala şiş olunduğundan ve dikiş yerini sıkmaması açısından rahat bir alt üst yeterli ve birde lastikleri sıkmayan kısa pamuk çoraplardan bulundurmakta fayda varmış....

* Ped + Diş fırçası ve macunu + Makyaj malzemesi + küçük ayna + Saç bandı (Saç bandı özellikle tavsiye edildi yüzümüze gözümüze düşen saçları toparlamak iyi geliyormuş ama öyle kırmızı fiyonklu lohusa kıvamında birşey olması şart değil ki, bence olmasın da, zaten sevmem oldum olası bu kırmızı bant muhabbetlerini, evlenirken de gelinin beline kurdele bağlarlar ya her olası kanamalı halimizi bildirmek zorundayız sanki cemi cümleye annemle bu konuda yine kapışacağız ya neyse hallederiz:)

Oturup eni konu manken makyajı yapmak şart değilse de, bir kalem ,ruj filan sürmekte fayda varmış sonra o dakikalarda çekilen fotoğraflardaki hilkat garibesi halimize bakıp küfretmemek için ama, rimeli tavsiye etmeyenler var... bebekler her odaya geldiğinde, duygusallaşıp zırıldayıp akan rimellerimizle maymuna dönmeyelim diye, yani kaş yapalım derken, göz çıkarmıyalım di mi? ya da suya dayanıklı rimel sürülsün canım ne bilim aaa:)

* Tüm gebelik boyunca doktor kontrollerinin , bebişlerin ultrasonlarının ve test sonuçlarının olduğu bir dosya hazırlayıp yanımıza alırsak iyi olurmuş gerekebiliyormuş...

* Telefon şarj aleti + küçük not defteri ve kalem (not defterini bir arkadaşım daha ziyade hemşireyle haberleşmek için kullanmış çok güldüm ama mantıklı, bebişi emzirirken odada hala birileri varmış arkadaşlarıymış ama, hemşire dışında kimseyi istemediğinden anlatamamış derdini o da hemşireye yazıp vermiş bir şey uydurup yani ne yalan söyliyim bende çok daralırsam ya da zor durumda hissedersem bu taktiği kullanabilirim şimdiden özür dilerim...)

* Son olarak gelenlere ikram edilmek için çikolata



Bebişler için gereken malzemelere gelince;

* Yenidoğan bebek bezi ve ıslak mendil

* Alt açma örtüsü (genelde hemşireler hallediyormuş ama olur da hastanede uzun süreli kalmak gerekirse bulunmasında fayda varmış)

* Yumuşak battaniye

* Bebişerin bodyleri, tulumları şapka ve eldivenleri kısacası yeni doğan setleri

* Steril edilmiş emzik koruyucu kutusunda ve 1-2 adet biberon (özellikle ikizlerde ek mama vermeleri gerekirse bazı hastaneler biberonu sizden istiyorlarmış)

* Hastaneden çıkarken bebekleri koyacağımız anakucağı...

kendileri gibi ihtiyaçları da minicik oluyor haliyle , ana danaliçe olan bendenizin ihtiyaçları yaz yaz bitmezken minnoşlarınki bunlardan ibaret işte:)

tüm bebiş bekleyen annelere hayırlı doğumlar olsun , umarım hepimiz hiç dertsiz sorunsuz en sağlıklı şekilde alırız bebişlerimizi kucaklarımıza...

Öpüldünüz göbişlerinizden, gıdıklanıyorsanız söyleyin bir daha öpmeyis:)

Bugünü saymazsak şafak 44 gün beyaa:)

Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik :)

Bebişlerin gelişine doktorun verdiği 24 Aralık tarihini baz alırsak, sadece 44 gün kaldı ve tüm bu süreç nasıl geçti de, bu kadar yaklaştık gerçekten anlamadım ve ne yalan söyliyim şımarıklığa hiç lüzüm yok, ilk 3 ay olan bulantıları ve fiziksel değişimlere alışma sürecini saymazsam, son derece rahat bir hamilelik geçirdim şu güne kadar umarım bundan sonrası da böyle geçer...

Günlerdir bebişler doğduktan sonra olacakları düşünüp kendimi her anlamda hazırlamaya çalışıyorum.

* Az uyku bol hareketli günler beni bekliyor olduğundan, uykunun stoğu olmasa da olabildiğince uyuyorum...

* Evde hareket edebildiğim kısıtlı zamanlarda, eşyaların yerini o an yanımda olanların tarifimle bulabilecekleri düzenlemeler yapıyorum mutfakta ve salonda özellikle...

* Migros ve Gima gibi sanal market hizmeti veren sitelerden fiyat analizleri yapıyorum alışveriş listeleri oluşturup, bebişli günlerde eksikleri eve sipariş edebilelim diye, malum babişimiz çok çalışıyor zaten ve onun tek başına yapacağı market alışverişi pek de faydalı olmayabilir:) kullanım süresi geçmek üzere olan ne var ne yoksa bulup almakta üstüne yok, şu erkekler neden bu konularda umursamazdır bir anlasam:) neyse

* Kızların mobilyaları henüz gelmedi ama yine de, eşyalarını yıkayıp, aylara göre ayırıp ütüye hazır hale getiriyorum, ütü işini mobilyalar gelince ve yeterince havalanınca, dolapları yerleştirmeye gelecek olan anneme satmak niyetindeyim, hem yapacak halim yok hem de, ütü en sevmediğim iştir oldum olası annem de bayılır :)

* Hastane çantamızı hazırlıyoruz bir yandan da, ne olur ne olmaz erken bir doğum riski olmasın ama, hani olursa diye küçük bir el çantasıyla başlamıştım ebadımız gittikçe büyüyor çünkü, doğum yapan arkadaşlarımın önerileriyle eklenenler her gün artabiliyor ama neyse ki artık oldu sanırım...

Çantaya neler koyduğumu da, yazmak istiyorum yine belki birilerinin işine yarar ama ayrı bir yazıyla şeediyim çünkü destana dönebilir detaylar içermekte:)

* Mini ve Nosi'nin eksiklerini tamamlıyoruz bir yandan, ana kucakları ve pusetleri, bir kaç tane Avent biberon ve yeni doğan emziği, yan yatırma yastıkları, birkaç paket prima yenidoğan bezi,bebiş şampuanı, sıcak su torbası, vss. alındı.
Mobilyaları gelince odalarına lamba ve küçük bir halı almak gerekiyor sadece...

Bunlar kıvır zıvır işler esas kendimi o günlere psikolojik olarak hazırlamak gayretindeyim ama, yaşamadan anlayabileceğim birşey değil belli ki, düşündükçe korkuyorum aslında 2 küçücük bebişe aynı anda nasıl yetişebileceğim, hala ev işlerine bir yardımcı bulamadım annem bir süreliğine gelecek ama, nasıl olacak?

Babişimiz yardımcı olacaktır elinden geldiğince ama, ne kadarını yapabilecek acaba? kucağında hiç bebek görmedim şimdiye dek, en yakın arkadaşımızın bebeğini bile almadı şimdi nasıl becerecek tutmayı ve birşeylere yardımcı olmayı?

ilk bir ay eve ziyarete gelmek isteyenleri, çok yakın arkadaşlarım dışında kabul etmesem mi?
şu ev düzenimizi kurana kadar ama, millete bunu nasıl açıklayacaksın?
de ki geldiler 2 bebekle mi ilgileneceksin gelen insanlarla mı?
ilgilenemezsen anlayış gösterirler herhalde di mi?

ayyyy düşündükçe kafayı yiyecek 50 tane detay var bu yüzden herşeyi akışına bırakmak lazım sanırım çünkü nasılsa neyi planlarsam planlıyım hiçbir şey benim istediğim gibi olmayacak bundan sonra...

Allahım, sen bana bol sabır,

gözümün önünden tencereler tavalar uçsa dahi, algılayıp sinirlenmeyeceğim kadar xxl bir rahatlık,

az uykuyla dahi ayakta kalmayı başaracak ve bu yüzden yıpranmayacak çelik gibi sinirler,

her işi büyük bir beceriyle halledebilecek nitelikte becerikli, temiz, iyi bir yardımcı,

söylediklerimi 1 seferde anlayan ve sinirlenirsem suratıma "ne oldu ki şimdi" der gibi bakmayacak sağduyuya ışınlanmış, artık evin küçük çocuğu olmaktan vazgeçip baba olmanın farkına varmış, yeni babiş versiyonu :)

yani toplarsak şu yaşıma dek hissetmediğim kadar sakinlik ver ki, herşeyin üstesinden gelebileyim, yoksa tanıyanlar bilir, tepemin tası atıp da, kısa devre yapmaya başlarsam, oluşacak delilik dalga boyunu düşünmek dahi istemiyorum...

tekrar etmeme gerek yok di mi? yeterince açık istekler:)

6 Kasım 2007

30. hafta doğum izni raporu

Aklımdayken şu doğum izni raporunu nasıl aldığımı da yazmak istedim, ben çok araştırdığım için ,ihtiyacı olanlar okursa fikir edinebilsin diye...

Normal hamileliklerde 32. hafta dolunca doğum iznine ayrılıyorken, ikiz gebeliklerde bu konuda biz ikiz annelerine 2 hafta torpil yapmışlar, iyi ki de yapmışlar 30. haftanız dolunca doğum iznine ayrılabiliyorsunuz...

bunu iyi düşünmüşler çünkü, Dr'umuz "26 haftadan sonra çalışman zor" dediğinde, abarttığını düşünmüştüm ama gördüm ki, çalışmam zor değil imkansızmış...

bu yüzdendir ki, 30 hafta öncesindeki 4 haftayı da raporla ve kalan yıllık izinlerimi kullanarak evde istirahat ederek geçirdim...Dr'un kehaneti gerçekleşti yani ben 26.haftadan beri çalışamıyorum erken doğum riski sebebiyle neyse ki, artık 30 hafta iznimiz başladı da, izin konusunda rahatladım...

Aslında Zincirlikuyu da bulunan SSK Dispanserine gidip açtıracaktım raporumu ama gerek şu anki, fazla hareket etmeme mecburiyetimiz gerekse yol durumu nedeniyle Asya yakasında bir yer olmaz mı? diye araştırdım ve Zeynel Kamil'den de raporumu açtırabildiğimi öğrenince oraya gittik...

Araştırırken ilk başta, işyerimiz Fındıklıya bağlı olduğu için illa Avrupa yakasındaki bir yerden olacak diye duymuştum ama şart değilmiş, Zeynep Kamil gibi tam teşekküllü devlet hastanelerinden de raporu açtırabiliyorsunuz...

Zeynep Kamil hastane olduğu için büyük ve karışık sadece aslında karışıklığı değil eksik bilgilendirme sorunu var baştan tam bilgi vermedikleri için hastanenin içinde deli deli dönüp duruyorsunuz:( oraya maddeler halinde ne yapılacağını yazıp assalar kimse zorlanmayacak oysa ama nerdeee bizde o zihniyet ...

Prosedür kısaca şöyle işliyor;

Girişte bir SSK bölümü var oradan üzerinde iş göremez raporu yazan 2 tane A4 ün yarısı ebadında form alıp, doğum katına çıkıyorsunuz, dr. şöyle bir bakıp kaç haftalık olduğunuzu soruyor ama ultrason vs..evraklarınız da yanınızda olmalı onlara da şöyle bir bakılıyor çünkü ve karnınıza bakıyor ama öyle çok kapsamlı bir muayene değil ölçüp biçiyor ve o kağıtlara 30 hafta ikiz gebelik yazıp kaşeleyip, imzalayıp sizi gönderiyor...

Giriş katına inip mavi kart alıyorsunuz vezne yazan bölümün karşısındaki bölümden 1 ytl ödeyerek o sizin hastane kartınız gibi bişiy, bize kimse söylemediği için önce veznede 15 dk.kuyruk bekleyip yetkiliye ulaşınca mavi karttan haberdar olup, mavi kartı almak için gidince, sıramızı kaçırıp tekrar bir 15 dakika beklemek zorunda kaldık:(

mavi kartı aldıktan sonra vezne bölümü dr un imzaladığı kağıtlara bakıp, sizden işyerinden aldığınız vizite kağıdını istiyor ,işyerinizden ya 2 suret vizite kağıdı alın veya mutlaka fotokopisi yanınızda olsun, ben fotokopisini verdim aslını kendimde tuttum iyi ki de, öyle yapmışım çünkü en sonunda vizite kağıdının o asıl suretini SSK bürosuna vermek gerekiyor.

Neyse veznedeki iş bitince karşı binaya gönderiyorlar doğum referans nosu diye bişiy alıyorsunuz oradaki kalabalığa bakıp aldanmayın ve beklemeyin, gişe gibi yerlere sorun mutlaka çünkü, her kalabalık farklı bişiy bekliyor aslında, ve o 2 küçük kağıda referans numaralarını yazıp hemen veriyorlar...

sonra o kağıtları yine aynı binada giriş katında bulunan , baştabib odası denen yerlerde onaylatıp, tekrar ilk kağıtları aldığınız SSK odasına gidiyorsunuz, buradaki görevli sizden vizite kağıdının aslını ve imzalı kağıtlardan birini alıp diğer asıl sureti size veriyor...

ve o size verdikleri kağıdı saklamanızı istiyorlar ki, doğum iznini kapattırmaya gideceğiniz zaman geri isteyeceklermiş o yüzden şirkete fotokopisini vermenizde fayda var...

Son olarak oradaki görevlinin söylediği birşey var, doğumu özel hastanede yapacaksanız, doğum sonrası hastaneden aldığınız doğum kağıdını yine o hastanenin bulunduğu semtteki SSK dispanserine onaylatıp, sizde kalan İş göremez rapor kağıdıyla birlikte götürmek gerekiyormuş...

Birsürü formalite işte, ama dediğim gibi aslında şu sırayı baştan bilsek yarım saatlik iş fakat kimse adam gibi bilgi vermediği için dolanıyorsunuz doğru yerleri bulabilmek için:(

biz açtırdık bitti bu hengame şimdi, doğum sonrası kapattırma işleri var ama o zaman böyle kocaman bir göbişle dolaşmak zorunda olmayacağım için nasılsa hallederiz...

uzun oldu ama yazıyım dedim olur ya, belki birilerinin işine yarar, hamile kadınları görünce burnum sızlıyor artık çünkü, kimbilir hepsinin ne dertleri var ve bu abuk sabuk işlerle oradan oraya koşturup duruyorlar...

hepimize kolay gelsin...ve umarım birileri bu işleri daha basitleştirecek çözümleri bulur en kısa zamanda...

Dengemi kaybettim hükümsüzdür:)

Çokkkk ihmal ettim ben blogumu çokk farkındayım ve üzgünüm de aslında ama tam hadi yazıyım dediğimde bir başka iş karışınca öteleye öteleye 2 haftayı geçmişiz yazmayalı ne ayıp...

bu arada neler oldu aslında pek değişik birşey de olmadı evde yatmak dışında:)

29 Ekimde kızların pusetlerini ve ana kucaklarını almaya gittik babişle birlikte ve eve geldiğimizde boş hallerini eve çıkarmakta ne denli zorlandığımızı görünce, bebişlerle birlikte tek başına bu işi yapmanın imkansız olacağına bir kez daha ikna olup, yatılı yardımcı arayışımızı hızlandırdık...

Hoş hızlandırdık da, ne oldu? ikiz bebişlere bakıcı bulmak zormuş onu öğrendik gelenler daha ziyade ev işi vss.. tarzı konularında çalışmak istiyorlarmış bebek bakmak hele bir de ikiz olunca zor geliyormuş onlara:(

neyse aramaya devam...

dün dr. kontrolümüz vardı.
Mini ve Nosi maaşallah dombili dombili devam ediyorlar gelişmelerine, ben biraz fazla kilo almısım bir önceki kontrole göre, haşlama sebze ve balık dedi ama, biliyorum ki, uyamıcam bu söylediklerine çünkü zaten ayağa kalkmakta bile zorlanırken artık yemek hazırlamak hayal olduğu için, yemek sepeti sağolsun şeklinde bir halde yaşıyoruz ne yazık ki, olabildiğince sağlıklı şeyler seçerek..

bu aralar yürüyüşüm o kadar değişti ki, daha doğrusu sendeleyişim demeliyim herhalde çünkü Penguenler halt etmiş bir halde yalpalayarak gidiyorum:)
eşim geçenlerde, "bir ayağını kaldırdığında, diğerinin yerde olduğundan emin ol da devrilme " dedi haksız da sayılmaz dengemi sağlamakta ciddi zorlanıyorum çünkü ve göbişimin nereye kadar uzandığını tam kestiremediğimden, oraya buraya toslayarak gidiyoruz bazen:)

kızlardan özür dilemekle geçiyor günüm yani anlayacağınız
"haklısınız annecim tamam daha dikkatli olucam ama eskiden buzdolabının kapağını açarken geri çekilmem gerekmiyordu alışıyorum yakında daha iyi ayarlıcam mesafeleri" diye:)

ve rüyalarımda kendimi hep biryerlerden düşerken görüyorum, öyle sakar bir haldeyim ki, inanamıyorum yemek yerken üstüme dökme konusunda da, rekor kırıcam bu gidişle babişe dalga geçiyorduk onu geçtik valla, tabakla göbeğim arası mesafeyi kestiremiyorum sanırım masaya pek yanaşamadığımdan:)

ama herşeye rağmen öyle güzel ki, onların kıpırdanışlarını hissetmek ve tüm gün konuşuyoruz daha doğrusu ben durup durup,
"ne olur annecim bakın 3 hafta sonra dr.umuzla randevumuz var onu da halledelim sonra çok az kalacak olur mu" diye pazarlık yapmaktan bir hal oldum...

Babişimiz pek rahat sağolsun, o durup durup aynı sözü tekrar etmekte hala,
"Bir büyücü tam olması gerektiği zamanda gelir ne öncesi ne de sonrasında" diye
bunu da, Yüzüklerin Efendisinden almış oradaki bir konuşmadan:)fantezi dünyası geniş bir kişilk olduğu için "he he tabii " deyip kızlarla konuşmaya devam ediyorum haliyle:)

batı yakasında değişen birşey yok yani , yapacak çok işim var ama, ayağa kalkacak halim olmadığından ne yazık ki hepsi bekliyor şimdilik

* Temizlikçi kadının çöpe attığı pasta çatallarından temin etmeliyim, hatun yok etmiş çatalları yahuu...

* Kendime hala hastanede giyebilecek bir gecelik, sabahlık takımı bulup alabilmiş değilim, önden düğmeli saten pijamalarım var ama, ilk günler pijama giymek çok zor olacakmış çiçeksiz böceksiz düz renk gecelik ve sabahlık neden yapmaz bu tekstilciler anlamış değilim, hepsi kocakarı işi şeyler,
güzel olanlar da deli pahalı:( birkaç arkadaşımdan rica ettim benim için bakıyorlar sağolsunlar...

* Hastanede ve evde doğum sonrası ikram edilecek çikolata , onları koyabileciğim şık bir sepet ve çok gösterişli olmayan sade bir kapı süsü ayarlamalıyım sanırım bu işi şirketin çiçeklerini sipariş ettiğim çiçekçiye paslıcam sonunda,aklıma başka yol gelmiyor internette gördüklerim fiyat olarak uçmuş durumda ve pek alacalı bulacalı süslü filan ben, çok sade birşey istiyorum...

* Canım arkadaşım Kivi, ısrarla "hastane çantanı hazırla, hazır dursun ne olur ne olmaz" diyor ama şu gecelik sabahlık vss.. olaylarını halledebilirsem hazırlıcam umarım, zira şimdilik sadece kızların hastane çıkış giysilerini, yeni doğan emziklerini, bez ve temizlik mendilleri bölümünü koyabildik çantamıza..

yani böyle bostan patlıcanı gibi yatıyorum ama çok işim var aslında çoookkk...

neyse bir yolu bulunacak nasılsa, eşimin en yakın arkadaşının eşi Özlem de hamile ve beni Nilüfer diye bir arkadaşıyla tanışdırdı o da ikiz annesi, bizi çaya davet edip ikizlerle ilgili bilgiler verdi sağolsun ve bana doğum macerasını anlattı, bırak hastane çantasını kontrole gitmiş doğuma almışlar apar topar ve ne bebişlerin yatak odaları ne de diğer detaylar hazır değilmiş bebişler doğduğunda, inanamadım ve eee nasıl halloldu eksik işler dediğimde;

"herşey bir şekilde oluyor ve inan sen zaten bebişlerle ilgilenmekten o detayları görmüyorsun bile birileri yapıyor sağolsunlar " demişti...

Çok daralınca onun sözlerini düşünüp rahatlamaya çalışıyorum, elimden geldiğince tamamlamak niyetindeyim eksikleri ama, şu an yatmam ve onların zamanında doğması tüm bu saçma detaylardan daha önemli...

Yatalım bakalım:)