31 Mayıs 2015

Gezi Kafasi

İnsan belli bir yaşi geçince haliyle başindan da birsürü geçen oluyor.
Aşk, meşk, tutku, özlem derken bir bakiyorsun doymuşsun başka arayişlarda kafa öyle ki madde, maddiyat yetmez olmuş ruha bürünmüş herbir şey...
Önce okuduğun kitaplar degişiyor...
Sonra katıldığın gruplar toplantilar...
Daha bir dibini eşelemeye başlıyorsun hayatın ve ruhunun.
İşte boyle spirutüel miyim ben? neyim? kimim? seklinde sekerken hayatin içinde tanimiştim onu bir Kazdağlari gezisinde.
Çiçek gibi kizlar vardir hani? dokunsan, solacak zannedersin...
Öylesine guzel ve naif, Melisa da oyle ormanin icinde bir cicek gibi seyirdeydi herşeyi veya okurdu herdaim.
Sonralari duydum ki, yazarmiş da birşeyler hem güzel de yazarmiş...
Hatta yazdıklarini okuyup, 'ee hani devami?' dedirtircesine...
Böyle böyle haberimiz oldu birbirimizden, hayatlarimizdan ve doyamadik sohbetlere, görüşür olduk biz birkac kafadar.
Sonra bir toplasmamizda bahsetti.
Mayis sonu gibiydi.
Birkac arkadas çadir kurmuşlar Gezi Parkinda ağaçlari koruyorlarmış.
Kimden koruyorlardi agaçlari ve neden ondan duyduk.
Koca sehirde toplasan bir avuç kalmis yeşile de göz dikmiş talan kafasi devredeydi yine doyamamişlardi betona...
Kocaman bir beton çukuru hazirlayip, sırayla atlasalar keşke içine diyesi geliyor insanin...
Sonra,'sevgiden uzaklaşma geri dön diyor ruhum' dönüyorum çaresiz... Ama nereye dönsem canim yaniyor bu ara...
Böylesi küçücük çocuklarin ne büyük işlere kalkiştiğini da böylece anladik.
Çok geçmedi karişti ortalik zaten.
Küçük dedim ya, küçüklükleri naif görüntülerinden, bizim gençliğimizin hoyrat hallerinden arinmışliklarindandi sadece...
Yoksa koskocaman bir yürek varmiş her birinde.Sonraki günlerde bütün milleti peşlerinden sürükleyecek dev bir yürek...
Öyle bir ruha büründük ki o günlerde, hani sınırları aşıp, bütün dünyayla elele olabilecek kuvveti hissettik içimizde...
Birçok çocuğumuzu kaybettik, birçok yaralar aldik.
Birçok anne ağlıyor artik susmamamacasina o evlatlarin ardindan hepimiz ağliyoruz.
Ve bütün milleti yıllardır uyudukları kış uykusundan uyandırdı o günlerde yaşanan herşey...
Anladik ki, yaşıyoruz sandığımız herşey riya imiş sadece.
Anladik ki, gördüklerimiz görmek istediklerimizmiş gerçekler değil.
Anladik ki, sessiz sedasiz ele geçirilmiş bütün güzel bahçelerimiz ruhlarimizda sakladiklarimiz bile.
Anladik ki, bize dayatilan etiketlerin dinin, dilin, kökenin vs..hiçbiriyle alakamiz yokmuş bunca zaman.
Anladik ki, kapitalist hayatin içinde bunca kaybolmuşluğumuza rağmen gerektiğinde bir şişe suyu da paylaşırmışız sevgiyle...
Anladik ki, birimizin cani yandığında hepimizin canı ölesiye yaniyormuş en derinlerimizde...
Anladik ki, hayatta tek bir kuvvet varmış ki, birarada olmayi başarabilirsek herşeyin üstesinden gelebilirmişiz hepbirlikte...
Birarada olmayi başarabilmek her şart ve koşulda tek sahip olmamız gereken bu güç ve sevgi gerisi kolay gerçekten...
Ama anladik mi sahiden?

1 Mayıs 2015

Gençler oyle güzelsiniz ki, tarifi yok...

Gezi olaylarinda tanistim once sizin kararli kendini bilir hallerinizle.
Hakkinizda uydurdugumuz tum 'bilgisayar cocugu onlar' soylemlerine inat inlettiniz meydanlari.
Zekanin vucut bulmus hali gibiydi yaptıgınız, soylediginiz hersey.
Gurur duydum her birinizle gozgoze gelislerimde ve utandim kendi adima, sizi sizsiz soylemlerdeki elestirilerimizden.
Yine sasirtmaya ve sevindirmeye devam ediyorsunuz attiginiz her adimla.
Oylesine naif ki hareketleriniz ve oylesine guzelsiniz ki, tarifi yok...