31 Ocak 2008

53. gün ve 2 minik Koala



Bu sabah bebişlerin çığlıklarıyla uyandığımda, her zamanki rutinimizi gerçekleştirip ikisinide emzirdim önce, aynı anda emzirmeyi deniyorum bu ara birisi emerken diğeri bekleyemiyor ve benim de, gönlüm razı olmuyor diğerinin aç ve yaşlı gözlerle bizi seyretmesine...

bereket tanrıçası gibi oturuyorum yatağın ortasına ikisinide kucağıma alıp emzirmeye çalışıyorum elimden geldiğince ve biraz emince sakinleştiklerinde ayırıp tek tek doyuruyorum ne yazık ki, beceremiyorum istediğim gibi birlikte emzirmeyi...

bu sabahda böyle başladık güne geçen 53 günden farksız olarak tek farkı, yatağa koyduğumda yüzlerine vuran güneşti sadece ve açmaya çalışıp açamadıkları o güzel gözlerini izledim önce, minicik ellerini tuttuğumda nasıl da sıkı sıkı tutup bırakmıyorlar , sonra biraz büyüdüklerinde o minik ellerin, kolların nasıl boynuma dolanıp sarılacağını hayal ettim ...

ben bunca sene sarılmak istedim hep birilerine, en yakınımdakiler nasiplerini aldılar ama yine de yetmedi ... şöyle sıkı sıkı sarılıp öylece bir süre kalmayı çok severim oldum olası ve herkes o kadar sarılma meraklısı değil ve düşündüm de, bu duyguyu tatmin edebilecek en güzel varlıklara sahibim artık, daha şimdiden öyle güzel doluyorlar ki kollarını boynuma biraz daha büyüdüklerinde biz şu resimdeki Koala'lar gibi yaşamaya başlayacağız bu gidişle ve ben bunları yaşarken, "o kadar kucağa alıştırma bak, hem 2 bebekle nasıl baş edeceksin" diyenlerin de, sözleri bir kulağımdan giriyor diğerinden çıkmaya bile tenezzül etmeden ortada kaybolup gidiyor:)onların sevgiye ihtiyacı var sadece veşimdi sarılmayacağım da, ne zaman sarılacağım ben güzel meleklerime? ve onlar da pek mennun hallerinden....

zaten belim sakat ve biraz daha büyüdüklerinde kucağımda dolaştıramayacağım ne yazık ki, şimdi bile bazen zorlanıyorum uzun süre kucağımda olduklarında ama, hiç olmazsa gittiği yere kadar biz böyle yaşayalım koynuk koynuk, dünyanın en muhteşem duygusu olduğunu bilirdim de, bu kadarını bilmiyormuşum...

sarhoş edici bir etkisi varmış bu bebişlerin boynuma dolanan kollarının, içemediğim votka portakalların yerini bebeklerime sarıldığımda aldığım haz aldı ve çok da keyif veriyor...

benim gibi sarılmaya meraklı olanlara da duyurulur, hiç beklemeden bebek yapsınlar...

5 Ocak 2008

Sütçü geldi hanımmmmmmm:)

Bebişlerin gelişiyle birlikte hayatıma bir de emzirme konusu girmiş durumda ve
iki bebeği birden emzirmek için sabahın köründe başlayıp, geceyarısına kadar devam eden bir yeme-içme durumum var ki, zaten oldum olası iştahım açıktır o yüzden hiç zorlanmıyorum ama, konu süt üretmek olunca işin içine tadından nefret ettiğim Vitamalt ve bazı bitki çayları girdi ve hiç de keyifli değil ama, kızların hatrına katlanıyorum, umarım uzunca bir süre emmeye devam ederler de, tüm bu debelenmelere değer...

ve emzirme konusunda yeni doğum yapan annelere tavsiyem de, kesinlikle bol ama gerçekten bol günde 4 litreye yakın su, komposto, vitamalt, stilltea tarzı içecekler ve dengeli beslenme hoş annem yanımda olmasa tek başına dengeli beslenme bölümü çoktan dengesini kaybetmişti hatta şu an yüzükoyun yerde yatıyordu ama, şimdilik iyi gidiyoruz annemin sayesinde...

ve belki birilerinin işine yarayabilir düşüncesiyle yine tecrübelerimi paylaşmak istedim...

* göğüs kalkanı olayı:) olay diyorum ya gerçekten hakediyor bu söylemi ben ki, bedava reklam yapmayı sevmem ama acayip başarılı bir ürün, Avent marka olup, içinden 2 delikli , 2 deliksiz kapak ve 2 tanede ortası delik bir aparat çıkan bu kalkan göğüs uçlarını olası çatlaklardan ve patlaklardan koruyup, emzirme dışında akan sütü toplayıp kullanmanıza yarıyor...

delikli kapaklarla toplanan süt hijyen olmayacağı için kullanmayın yazıyor içinden çıkan kullanma talimatında ben, o sütü yüzüme sürüyorum nemlendirici yerine,malum iki bebek artık Clarins vs. alacak para olmayacak:) şaka bir yana bana iyi geliyor ay parçası gibi oldu yüzüm ama bu biraz da yediklerim yüzünden sanırsam:)

bu kalkan olayıyla da, beni göğüs problemleri yüzünden lohusalığında çok acı çekmiş bir arkadaşım tanıştırdı, göğüs pedleri de kullanılıyor ama, ilk emzirme günleri onca darbeye alışık olmayan göğüs uçları kurursa çatlayarak, kabak çiçeği şeklinde açılıp, sizi inanılmaz bir acıyla başbaşa bırakabiliyor işte bu yüzden, emzirdikten sonra Lancinoh krem sürüp bu kalkanı kullanmak, olası riskleri büyük ölçüde ortadan kaldırabiliyor...

Annem göğüs kalkanını görünce, "biz eskiden fincan kapatırdık, bak neler çıkmış" dedi aynı mantığın günümüze taşınmış hali, bir şekilde orada oluşan buhar çatlamayı önlüyor sanırım:)

* Lancinoh göğüs kremi, başka markalar da var ama, ben bunu kullanıyorum ve oldukça başarılı hiç kokusuz, yağsız Lanolin'den oluşan bir krem ve emzirme sonrası göğüslerinizi duru suyla temizleyip sürüyorsunuz sonra emzirirken tekrar silmeye de, gerek yok çünkü, bebeğe bir zararı yokmuş öylece emzirebiliyorsunuz sadece az sürmekte fayda var tadını pek beğenmiyor veletler:)

* Lancinoh süt saklama poşetleri, bebişler ikiz olmalarına rağmen arada sütümü sağıp buzluğa atma gayretindeyim, geleceğe yatırım yapıyorum umarım uzun süre emzirebilirim ama, olmazsa o sütleri 6 ay'a kadar saklayıp kullanabiliyormuşuz, buzluktan çıkarıp sıcak su dolu bir cezvenin içinde ısıtıp biberona koyup bebişleri beslemek mümkün...

* Sterilizasyon makinası, bana bir arkadaşım kendi makinasını getirdi Philips'in ve gayet memnunum, 2 bebek olunca ve özellikle aynı anda uyandıklarında yedek sütlerden ısıtıp vermek suretiyle, aynı anda başladıkları ağlama nöbetlerini bastırmak mümkün olabiliyor ve bu yüzden bizde biberon emzik kullanımı biraz fazla olduğundan sterilizasyon makinası benim çok işime yarıyor...

şimdilik aklıma gelenler bunlar ve süt üretebilmek için tadını beğenmesem de, yediğim içtiğim kıvır zıvıra ve tüm bu zahmetlere severek katlanıyorum çünkü anne sütünün faydaları konusunu tartışmaya hiç gerek yok, umarım uzun süre süt üretebilmeye devam edebilirim de bunların hepsine değer... bir de emzirirken bebişlerle yaşadığımız o sessiz ama çok keyifli paylaşımlar inanılmaz güzel, geceleri uyku gözlerimden akıyor olsa da, bebişleri kollarıma alınca hissettiğim o tarifsiz duyguyu anlatmak zor gerçekten...

ayrıca sevgili danaliçe teyzeleri olan kızkardeşim 6 kiloluk bir dana olarak doğması yetmezmiş gibi bir de, yaklaşık 1 yaşına kadar anne sütüyle beslenmişti ve maaşallah hatunun kıytırık nezle vss. dışında hasta olduğunu görmedim umarım da, böyle devam eder ve benim meleklerim de sevgili danaliçe teyzelerini örnek alırlar:)

bunlar mevzunun alet edavat bölümü asıl önemli olan ruhsal durum aslında, özellikle ilk haftalar bebeğe alışma süreci , evin durumu gelen giden vs.. karmaşasından öyle kafayı yiyor ki insan, bırakın yemek yemeği su içmeyi bile unutabiliyor ve buna bir de, bebeklerin gece uyuyamama, sık uyanma durumları ve uykusuzluk eklenince ister istemez dumur olunabiliyor...

olabildiğince sakin kalmayı başarmak, her fırsatta dinlenmek ve bebekler dışında etrafta olup bitene fazla takılmamak benim açımdan bu konunun çözümü oldu ki, benim gibi takıntılı bir manyak başardıysa herkes başarabilmeli diye düşünüyorum ve tüm annelere sağlıklı sütler diliyorum:)

4 Ocak 2008

Bebek kokusu

biz aile olduk 10 Aralık 2007 akşamı...

eskiden bir Mia vardı sorumluluk almaktan deli gibi korkan ve bir de Zed
"sen bilirsin ben kucağıma bile alamam ama elimden geldiğince destek olurum" diyen ama 10 yıldır ertelediğimiz anne baba sıfatlarımıza kavuştuk sonunda, 10 Aralık 2007 Pazartesi aksamı saat 21:43 'te Nosi geldi, 21:44'te de Mini...

bunca sene çocuğu olan arkadaşlarımın "kendi çocuğun olmadan anlayamazsın o duyguyu ve sakın yaşamadan ölme" tarzı yaklaşımlarını defalarca dinleyip abartılı bulan bendeniz, bu konuda zamanında ettiğim "bu dünyaya bir çocuk getirmek ne büyük bencillik" vs.tarzındaki tüm beylik lafları bir tarafıma monte edip , popomun üstüne oturmuş durumdayım...

ne salakmışım diye hayıflanıyorum şimdi kaybettiğim zamana bakıp...nasıl bir bencillikti bunca senedir karı-koca ikimizin de, çocuk konusunda karar vermesini bu denli karmaşık hale getiren bilmiyorum ama, şimdi eşime bakıp, ne gereksiz şeylerle vakit kaybettiğimizi görüp sinirleniyorum ve o çocuk istemeyen adamın onları kucağından indirmek istemeyen harika bir baba'ya dönüşmesinin şaşkınlığını yaşıyorum, kocaman 4 kişilik gerçek bir aile olduk biz bebişler gelince....

şimdi bebişlerimi kucağıma her alışımda "bu hissettiğim duyguyu yaşamadan geçip gidecektim bu hayattan" diye düşündükçe beni çocuk doğurmaya ikna eden canım kardeşlerime, canlarım Kivi'me ve Eylül'e , dostlarıma, arkadaşlarıma hepsine ne kadar teşekkür etsem az çünkü, sayelerinde annelik neymiş? kucağında minik bir bedeni tutup koklamak ve onu büyütmeye çalışmak, deli gibi sevmek , ağlarken içinin acıdığını hissetmek, tamamen sana muhtaç olduğunu bildiğinden yaptığın herşeyi yetersiz bulmak, bu nasıl bir duyguymuş anladım...

çok şey var yazmak istediğim ama, artık hayatımın öncelikleri değişti...

şikayetçi miyim? hayır...

başka bir zaman bebeklerim olmadan beni bu kutu kadar odada tüm gün oturtsalar aklımı yitirir ve hatta etrafımdaki birkaç kişiye de itina ile aklını yitirttirirdim, şimdi günümün yüzde 80'i onları yedirip, altlarını değiştirip, uyutmakla geçiyor...

başka zaman, birisi beni bu denli uykusuz bıraksa canına okurdum, şimdi 2-3 saat kesintisiz uyumanın ne büyük bir lütuf olduğunu öğrendim...

zamanında gögüslerim sarkmasın diye aldığım toparlayıcı kremlerin yerini şimdi göğüs ucu çatlamasın diye kullanılan göğüs kalkanları ve lanolinli kremler aldı...sarkma konusuna hiç girmiyorum bile kızlar emmeyi bitirdiklerinde ki, umarım daha çok uzun süre emerler gögüsleri sırtımda fiyonk yapmayı düşünüyorum:)

daha çok detay var ama, en önemlisi ben bebişlerimi kucağıma aldığım anda duyduğum o muhteşem bebek kokusuyla, herşeyin üstesinden gelebilecek gücü onların sevgisiyle bulabileciğimi öğrendim...

daha da çok şey öğretecekler belli ki,

şikayetçi miyim? hayır...

benim gibi her fırsatta şikayet etmeye bayılan bir hatunun da canına ot tıkadınız ya daha şimdiden hadi hayırlısı:)

hayatımıza hoş geldiniz meleklerim...